Başarılı anime adaptasyonları sadece manga veya light novellardan değil romanlardan da gelebilir, romanlar daha karmaşık yazımlar sunar. Light novellar Japonya’ya özgü kitaplardır. Genelde daha kısa olurlar. Bu listede light novellardan yapılan animeler yer almıyor.
Başarılı bir anime adaptasyonu pek çok türden esinlenilebilir ama en nadirleri romanlardır. Bunun sebeplerinden biri de mangaların animatörlere bir taslak vermesi olsa da asıl sebep romanların tipik bir manga veya light novel’dan psikolojik derinlik açısından çok daha karmaşık olmasıdır.
Listeye geçmeden önce roman ve light novel’ın farkını iyi anlamak gerekir. Light novellar Japonya’ya özgü, normal bir kitaptan çok daha kısa kitaplardır. Genelde karakterlerin ya da önemli anların görselleri bulunur, teknik olarak roman olsalar da farklı bir tür muamelesi görürler. Bu nedenle bu liste “Monogatari“ veya herhangi bir light novel içermiyor. Ayrıca “ futuristic Count of Monte Cristo story Gankutsuou “gibi aynı hikayeyi farklı bir şekilde anlatan, yeniden anlatım niteliğinde olan animeleri de kapsamıyor.
Akage no Anne
Akage no Anne eski bir kitaptan esinlenen eski bir anime ama hala zamansız bir hikâye. L. M. Montgomery’nin yazdığı aynı isimli romandan uyarlanan anime dünya çapında sevilen bir seriye mükemmel bir giriş niteliğinde. Animasyon bazen rahatsız edici olabiliyor ve seri güncel animelerdeki kadar aksiyon dolu olmayabilir ama Akage no Anne hem yeni başlayanları hem de güncel anime hayranlarını memnun edecek bir deneyim.
Fune wo Amu
Fune wo Amu japon dilinin kapsayıcı bir sözlüğünü yapmaya çalışan seçici bir grup karakteri ele alıyor. Shion Miura’nın aynı isimli romanına mükemmel bir konsept olsa da anime olarak satışı daha zor olacak gibi görünüyor ancak karakterlerin adaptasyonda hayata geldiğini görmek onları daha sevilesi kılıyor ve bilinmeyen kelimelerin anlamını keşfetmenin zevkini, bir sözlük yazmanın ince noktaları konuları ortamdaki değişiklik tarafından engellenmiyor. Bu seri listedekilere göre daha küçük bir kitleye hitap etse de ilginç bir konuya sahip eğlenceli bir hikâye.
Legend of the Galactic Heroes
Yoshiki Tanaka’nın aynı isimli romanından esinlenen Legend of the Galactic Heroes listedeki en epik anime. 100 üzeri bölüm boyunca yıldızlara uzanan 2 ülkenin the Galactic Empire ve Free planets Alliance ın arasındaki çatışmayı anlatıyor. Savaşın iki tarafı da pek çok karakterin gözünden anlatılıyor ama ana karakterler Reinhard von Lohengramm ve Yang Wen-li. Animasyonları eski olsa da uzay temasını sevenler için izlemeye değer.
NHK ni Youkoso!
Esinlendiği romandan farkları olsa da NHK ni Youkoso! gözden kaçırılan harika bir anime. Tatsuhiko Takimito nun aynı isimli romanından uyarlanan seri içe dönük Sato’nun onu bu yaşam tarzından kurtarmaya kararlı bir kızla tanışmasını konu alıyor. Seri içe kapanık insanların mükemmel bir psikolojik incelemesi üstelik eşit derecede komik ve trajik olabiliyor. Anime kitabın bazı hassas yönlerini çıkarmış olsa da ana materyale bağlı. Karakter odaklı animeler sevenler için keyifli bir seri.
Hyouka
Hyouka, Honobu Yonezawa’nın Clasic Literature Club Mystery serisindeki pek çok romanı adapte ediyor.Tembel bir lise öğrencisi olan Oreki’nin baskıyla okuldaki edebiyat kulubüne katılmasının ardından okul içerisindeki gizemleri çözmeye zorlanmasını anlatıyor. Tembel olsa da Oreki dedektif Conan’dan daha iyi olduğunu kanıtlıyor, hayattan parçalar ve gizem karışımı bazılarına hitap etmeyebilir ama Hyouka ilginç karakterleri olan izlenmeye değer bir seri.
Shinsekai yori
Shinsekai Yori, insanların psişik güçler geliştirdiği bir gelecekte geçiyor. Yusuke Kishi’nin romanından uyarlanan seri bir grup gencin büyüdükleri küçük köydeki karanlık sırları açığa çıkarmasını takip ediyor. Serinin konusu yeterince sürükleyici olsa da asıl parladığı yer karakterleri. Bütün çocuklar kendi gelişim hikayelerine sahip ve serinin ana karakteri bütün animelerdeki en ilginç baş kötülerden birisi. Shinsekai yori, daha fazla insanın izlemesi gereken bir bilim kurgu şaheseri.
Tatami Galaxy
Tatami Galaxy listedeki en aldatıcı serilerden biri. Tomihiko Morimi’nin romanından ilham alınan anime isimsiz bir üniversite öğrencisin üniversite hayatında izleyebileceği farklı yolları keşfetmesini konu alıyor. Seri çok iyi anime edilmiş, komik, oldukça hızlı tempolu ve sık sık kelime oyunları içeriyor. Ana karakterin karşılaştığı kişiler aracılığıyla insanın kibrini ustaca keşfediyor. Listede girişmesi en zor animelerden biri olsa da izleyenleri fazlasıyla ödüllendiriyor.
Perfect Blue
Perfect Blue, bir Satoshi Kon efsanesi ama herhangi bir yönetmenin şaheseri olmaya uygun. Yoshikazu Takeuchi’nin Perfect Blue Complete Metamorphosis romanından esinlenilen film idol/oyuncu Mima Kirigoe’nin zihinsel çöküşünü anlatıyor kişinin düşüşünün korkunç doğası korkunç cinayetlerle birleşince bu filmi yapılan en korkutucu animelerden biri haline getiriyor ayrıca toplumun ünlülere takıntılarına güçlü bir eleştiri. Kon’un en iyi işi, ancak çoğu hayrana göre listedeki başka bir seri bu unvanı hak ediyor.
Paprika
Paprika, Satoshi Kon’un ölümünden önce yönettiği son filmi. Film Yasutaka Tsutsui nin aynı isimli romanından esinlenilmiş. Bir psikoloğun dünyayı kabusa boğmak isteyen bir teröristle savaşmak için bir rüya alemine girmesini anlatıyor. Rüyaların doğasını ve insanların teknolojiyle etkileşimini keşfeden tuhaf bir başyapıt. İnception gibi yapımlara ilham kaynağı bile olmuş. Perfect Blue kadar korkunç olmasa da çok daha sorgulayıcı. Kon’un son filmi olmaya layık bir film.
Howl’s Moving Castle
Studio Ghibli anime filmlerinde ayrı bir seviyede ve Howl’s Moving Castle bunun kanıtlarından biri. Kaynak materyalebazı büyük değişiklikler yapılmış olsa da Diana Wynn Jones’un romanından esinlenilmiş. Film Sophie adında bir cadı tarafından yaşlı bir kadına dönüştürülen ve daha sonra lanetten kurtulmasına yardım eden Howl isimli büyücüyle tanışan bir kızın hikayesini anlatıyor. Spirited away gibi serilere bakınca konu kulağa fazla basit gibi gelse de bu basitlik filmin iyiliğine yarıyor ve çğu kişin Howls Moving Castle en iyi Ghibli filmi.
Listedeki animeler çok çeşitli türleri kapsasa da çoğu, karakterlerini diğer serilere göre çok daha derin bir şekilde inceliyor, bu durum muhtemelen kaynak ortam olan romanların karakterlerin doğalarını daha kolay keşfedebilmelerinin bir sonucu.