Haziran geldi ve onunla beraber Pride ayı da aynı şekilde. Geçmiş ve şimdiki jenerasyonlar ellerinden gelen her şeyi yaptı ve bugünkü yani en iyi döneme geldik. Ve toplumda kabul görmeler arttı.
Bunun başarılmasında LGBTQ+ dahilindeki karakterlerin bulunduğu kurguların rolü de çoktu. Manga dünyasındaki gelişim, ödüllü My Brother’s Husband ve erkeklerin aşkını içeren mangaların artmasıyla gösterilebilir. Her seferinde farklı bir kimliği gözlemleyeceğiniz LGBTQ+ mangaları.
Love Me For Who I Am – Kata Konoyama
Tetsu adındaki lise öğrencisi, sınıf arkadaşı Mogumonun ait olduğu yeri bulabilmek adına bir dilekte bulunduğu görür ve yardımcı olmaya çalışır. Mogumo’ya çalıştığı kafeden bahseder ve katılması için davet eder. Question cafe normal kafeden biraz farklıdır, hizmetçi kıyafeti giymiş erkekler kız gibi hizmet vermektedir. Tetsu, diğer çalışanların da aynı onun gibi olduğunu söyleyince Mogumo kabul eder.
Çalışanların bazıları şöyledir; gerçek hayattan kaçmak için değişik giyinen birisi, karşı cins olarak giyinmeyi seven gay bir genç ve daha açıklamaya hazır olmayan trans bir kız. Fakat bu kimliklerin hiçbiri Mogumo’ya uymamaktadır. Aslında o, ne kız ne de erkek olarak hissetmektedir ve buna Japonya’da x cinsiyeti denmektedir. Mogumo non-binarydir. Japonya gibi gelişmiş ülkelerde bile non-binary’ler yanlış anlaşılabilmektedir. Çünkü insanlar, her şeyi kategorileştirmek istemektedir.
Beş bölüm boyunca Love Me for Who I Am bu olayın üstüne gider ve Mugumo’nun karakter gelişimine odaklanır. Hikaye geliştikçe onun ilgilerini ve sorunlarını anlayabiliyoruz. Bu bölümler sırasında, her karakter sık sık ön plana geliyor. Hikayede bu kadar farklı kimlik olmasına rağmen Konoyama bu karakterlerin farklılıklarını ve nasıl bir araya geldiklerini çok iyi anlatıyor. Kimse toplumun standartlarına tam olarak uyamıyor ama herkesin kendi olabileceği bir yer olmalı.
Boys Run the Riot – Keito Gaku
Normalde tek bölümlük bir manga olan Boys Run the Riot kendini anlatmakla ilgili. Trans birey Ryo en sevdiği sokak kıyafetlerini giymediği sürece kendisi gibi hissedemiyor. Ancak sınıf arkadaşlarından Jin ile alışverişte karşılaştığında bu değişiyor. İkisinin bir arkadaşlığı oluşuyor ve giyim markası kurmaya karar veriyorlar.
Sıfırdan marka çıkarmaya çalışırlarken Ryo, çoğu trans bireyin yaşadığı ve korktuğu şeyleri yaşıyor. Hikaye resmen onu rahat bırakmıyor. Kendisi de trans bir birey olan Keito Gaku bu bu sahneleri nasıl aktaracağını iyi biliyor. Ryo’nun durumlarını kendisiyle ilişkilendiremeyenler bile durumunun nasıl olduğunu anlayabilir. Yine de bu durumları yaşamış kişiler mangaya kendini daha çok kaptırabilir.
Bu dört bölümlük seride en öne çıkan şey, Gaku’nun kendi tecrübelerinden bir şeyler yazması dışında, Boys Run the Riot karakterlerinin dışlanmayı nasıl kutladıkları. Ryo ve Jin farklı olmanın neyi yanlış anlayamıyorlar. Bunda utanılacak bir şey yok ve asla olmamalı. Her şeyin üstesinden gelebilirler hayallerinin peşinden gitmek veya ait oldukları bir yer bulmak gibi.
I Want to Be a Wall – Honami Shirono
Bu manga Yen Press tarafından daha yeni yayınlandı. Yuriko ve Gakurota yeni evlenmişlerdir ama herkesin beklediği aşkım balım ilişkisinden çok uzaktadırlar. Aslında Gakurota gaydir ve çocukluk arkadaşına aşıktır. Yuriko ise manga aseksüel olduğu belli olan tek ana karakterdir. Koşşullar gereği ve ailelerinin dırdırından kurtulmak için ayrılmış olsalar da beklentiler asla azalmamaktadır.
Bu ikisi için karı koca ilişkisi imkansız olsa da en az onun kadar güçlü bir yakınlıkları olur. Yuriko, Gakurota’nın çocukluk aşkına duyduğu sevgiyi kesinlikle desteklemektedir ve kendisini olabildiğince iyi bir eş olmaya adamaktadır. Gakurota onun hobilerine ilgi duyar ve sınırları aşmamaya çalışır. Örneğin istemediği zaman elini tutmaya çalışmaz.
I Want to Be a Wall aseksüelliğe değişik bir açıdan bakmayı başarıyor. Normalde medyada aseksüel karakterler ruhsuz robotlar veya “Özel kişi” ‘yi bulduklarında aseksüel olmayı bırakan kişiler olarak yansıtıyor fakat Yuriko bunlardan çok farklı. Herkes gibi duygularını sonuna kadar yaşıyor heyecanlanıyor veya üzülüyor. Ayrıca kurgusal ilişkilerin olduğu mangaları da okuyor. Tek karşı olduğu ilişki kendisinin bulunduğu ilişkiler oluyor.
A White Rose in Bloom – Asumiko Nakamura
Çok sevilen BL serisi Classmates’in mangakasından gelen A White Rose in Bloom serisi Nakamura’nın lise romantizminin yuri versiyonu gibi. Ruby, kış tatilini katı bir kişiliği olan Steph ile geçirmek zorunda olduğunu öğrenince tüm tatili yalnız geçireceğini düşünür. Fakat ikisi, Steph bir yılbaşı dileğini yerine getirince çok güçlü bir ilişki oluştururlar.
Tatilden sonra, Ruby öğretmene ihtiyaç duyduğu için tekrar bir araya gelirler. Cinsel çekim hat safhadadır ama bu hikayenin derinlerinde fazlası da vardır. Ruby ailesinin boşanmasının sorunlarıyla yüzleşirken Steph’in geçmişi ise dedikodular çıkacak kadar gizemlidir. Böyle faktörleri olduğu için modern yuriden çok eski bir BL gibi hissettirmektedir. Bu ilişki gittikçe daha da ilginç gelişmelerle karşılaşabilir. Daha iki bölümü çıkan bu seride ilişkileri gelişmeye açıktır ve bir çok çözülmesi gereken gizem bulunmaktadır.
I Think Our Son is Gay – Okura
That Blue Sky Feeling ile aynı mangakadan olan bu yapım gay bir gence farklı açılardan bakabiliyor. Japon ev hanımı Tomoko oğlunun gay olmasından şüphelenmektedir. Ama kendisi söyleyene kadar oğluna bu konuda soru sormamaktadır. Hiroki bazı şeyleri gizlemekte düşündüğü kadar yetenekli değildir ve annesi bazı şeyleri görse bile gülümseyip görmezden gelmektedir.
Bu tatlı, kısa seri Tomoko’nun günlük hayatını, oğullarını seyretmesini ve sevgisini onlara hissettirmek için elinden geleni yapmasını çok güzel anlatıyor. Bir şey Hiroki’yi üzdüğü zaman bir şekilde onu rahatlatacak yolu buluyor. Başkaları Hiroki’ye sorumluluk veya beklenti yüklediği zaman konuyu değiştiriyor. Hiroki, en yakın arkadaşına aşık olduğunu aşırı belli etse de annesi onların sadece yakın arkadaş olduğuna inanmış gibi yapıyor.
Bu manga ebeveynlerin, nasıl göze çarpmadan çocuklarını destekleyebileceğinde örnek niteliğinde. Tomoko bir çoğu insanın ebeveyninde istediği özelliklerin hepsini barındırıyor. Ama yaptıkları şeyler ebeveyn olmakla beraber geliyor. Çocuklarına tavsiye vererek görevini yapıyor, onları doğru yöne itiyor ve onları anlamak için elinden gelen her şeyi yapıyor.