Benio-san
Shonen Jump’ın yeni savaş mangası oldukça heyecanlı bir konuya ve olay örgüsüne sahip ancak uzun soluklu olmak istiyorsa diğer serilerden farklı olduğunu kanıtlaması gerekecek.
Shonen Jump, ilk bakışta Jujutsu Kaisen ve Demon Slayer‘ı akla getiren yeni manga Kagurabachi’nin ilk bölümünü yayımladı. Son günlerde Japon estetiğine sahip şehirlerde geçen fantastik hikayeler artık her zamankinden daha popüler. Bunu göz önünde bulundurarak yazar Takeru Hokazono‘nun mangasının takip edilmeye değer olduğunu kanıtlaması için farklı bir dokunuşa ihtiyacı olacak.
Eylül’ün başlarında çıkan Kagurabachi, baş kahramanı Chihiro’nun bir grup mafyayı tereddüt etmeden kılıçtan geçirmesiyle okuyucularda çarpıcı bir iz bıraktı. İlk izlenimler her şey olsa da manganın daha sonra ne gibi yeni tuhaflıklar sunacağına dair akıllarda soru işareti kaldı. Bu haliyle, olay örgüsü için benzer yöntemleri kullanan çok daha popüler diğer serilerin gölgesinde kalıyor.
Kagurabachi’nin Hikayesi Şimdiden Klişe Olma Riskini Taşıyor
Shonen Jump’ın yeni mangasının ilk bölümü oldukça güzel çizimlere sahipti ancak asıl hikaye okuyuculara biraz zayıf geldi. Yeni nesil şeylerin 1920’ler tarzı buharlı trenlerle birlikte var olduğu retro-modern bir dünyada geçen hikaye, ülkedeki en iyi kılıç ustasının oğlu olan Chihiro’nun, babasının kılıçlarının sonuncusu ve en büyülü olanını miras alarak bir grup kötü büyücü olan Hishaku’yu ortadan kaldırmayı planlamasını anlatıyor. Hishaku’nun kontrolü altındaki bir mafya grubu olan Korogumi haydutlarını soğukkanlılıkla katletmesi, Chihiro’nun cesaret, iyilik ve dürüstlük gibi şeylere değer veren diğer Shonen kahramanlarından çok daha farklı bir karaktere sahip olduğunu bize daha ilk bölümlerden gösteriyor. Ancak hikayenin kurgusunun yeterince güçlü olup olmadığı hala bir soru işareti.
Basitçe söylemek gerekirse, şehir fantezisi kurgusu biraz eski moda hissettiriyor. Anime fanları modern şehirlerde geçen hikayelerdeki büyücülere oldukça aşina ve bu tür hikayelerin özellikle hayranı olanlar olanlar muhtemelen MAPPA tarafından animeye uyarlanan Jujutsu Kaisen’i izlemişlerdir. Chihiro’nun sihirli kılıcı da aslında çok da sıra dışı değil. Ayrıntılı yüzeyleri ve sihirli yetenekleri göze hoş gelse de diğer pek çok animede kullanılan katanalar ile benzer özellikler taşıyor. Ana konusu büyülü kılıç ustaları olan Kagurabachi’yi sadece ilk birkaç bölümle değerlendirmek pek mantıklı bir şey değil tabii ki. Zaten düzenli olarak manga okuyanlar bu noktada seri hakkında genel bir yorum yapmak için daha fazla bölümün yayımlanması gerektiğini iyi bilir.
Kagurabachi İyi Bir Manga Olma Potansiyeline Sahip
Birçok klişe unsura sahip olmasının yanında hikayenin iyi yanları da yok değil. İlk iki bölümde hikayenin akış hızı oldukça iyi ayarlanmış: Chihiro ve babasının uzun bir iç mekan sahnesiyle başlarken sonrasında yetişkinlik yıllarına atlıyor. Hikâye, anlatmak istediği şeyleri okuyucuya direkt açıklamak yerine dolaylı yoldan anlatmayı seçiyor: Chihiro’nun babasının bir intikam hikayesinin odağı olacağı gerçeği gibi. Acımasız dövüş sahneleri, suç ve gerilim türlerini işlerken benzer konulu diğer serilere kıyasla Kagurabachi’nin farklı bir havaya sahip olduğu aşikar. Kagurabachi sonraki bölümleri yayımladığında Takeru Hokazono’nun, bu yeni evrende kılıç ve büyücülük dışında başka nelerin olduğunu göstermesi gerekecek.
