Güney Kore sineması, son yıllarda Parazit ve Squid Game gibi yapımlarla dünya genelinde büyük beğeni topladı. Oysa ülkenin sineması, on yıllardır yaratıcı ve ilgi çekici eserler ortaya koyuyor. En iyi Güney Kore filmleri genellikle karanlık veya şiddet dolu olup aksiyon ve bilim kurgu türlerine yönelse de ülke, birçok başarılı komedi filmi de üretmiştir. Bu komediler; hicivden romantik komediye, içten komedi-dramlardan kahkaha dolu toplumsal eleştirilere kadar uzanan geniş bir yelpazeye sahiptir.
Her zaman dil açısından çevrilmesi zor espriler bulunsa da, aşağıdaki filmler uluslararası izleyiciler için oldukça erişilebilirdir. İster yaşlı bir büyükanne büyülü bir şekilde gençliğine dönsün, ister bir dolandırıcı kendini süper kahraman gibi tanıtsın, bu filmler komedi türüne taze ve farklı bir bakış açısı sunuyor. İşte en iyi Güney Kore komedi filmlerinden on tanesi:
Sunny

Orta yaşlı bir kadın, ölümcül bir hastalığa yakalanan eski arkadaşının son dileğini yerine getirmek için duygusal bir yolculuğa çıkar: lise grubunu yeniden bir araya getirmek. Hikâye, izleyiciyi hem günümüzdeki yaşamlarına hem de 1980’lerin enerjik gençlik yıllarına götüren iki farklı zaman dilimi arasında ustaca geçiş yaparak nostaljik bir atmosfer sunar. Scandal Makers filmiyle tanınan Kang Hyeong-cheol’ün yönetmenliğini üstlendiği Sunny, dostluğun karmaşıklıklarını ve geçmişe duyulan özlemi derinlemesine işlerken, etkileyici bir oyuncu kadrosuyla unutulmaz bir sinema deneyimi sunuyor.
The Pirates: The Last Royal Treasure

Kaptan Yeo-wol (Son Ye-jin) ve Jang Sa-jung (Kim Nam-gil) liderliğindeki bir grup korsanın, efsanevi kayıp hazine Son Kraliyet Hazinesini bulmak için çıktıkları tehlikeli yolculuğa tanık olun. Joseon Hanedanı döneminde geçen bu macera dolu hikâye, mizah, aksiyon ve tarihî entrikaları ustalıkla harmanlarken, oyuncu kadrosunun etkileyici performanslarını gözler önüne seriyor. Sürükleyici anlatımı, özenle tasarlanmış setleri ve nefes kesici görselleriyle izleyicileri bambaşka bir dünyaya taşıyan film, sadakatin sınandığı ve beklenmedik ittifakların kurulduğu bir serüvene davet ediyor.
My Tutor Friend

Güney Kore sinemasının romantik komedi türündeki en keyifli yapımlarından biri, mizah ve duygusal derinliği ustalıkla bir araya getiriyor. Hikâye, öğretmen olma hayali kuran Su-wan’ın (Kim Ha-neul), zengin ve kibirli bir öğrenci olan Ji-hoon’u (Kwon Sang-woo) özel derslerle eğitmekle görevlendirilmesiyle başlıyor. Defalarca okuldan atılan Ji-hoon ile Su-wan arasındaki inişli çıkışlı ilişki zamanla beklenmedik bir bağa dönüşüyor. Film, Kim Ha-neul ve Kwon Sang-woo’nun etkileyici uyumunu gözler önüne sererken, izleyicilere kişisel gelişim ve başkalarını anlamanın önemine dair düşündürücü bir bakış sunuyor.
The Thieves

Bu aksiyon dolu Güney Kore soygun filminde, Kore ve Çin’den gelen seçkin suçlulardan oluşan bir ekip, erişilmesi imkansız bir kumarhanede saklanan değerli bir elması çalmak için güçlerini birleştirir. Kim Yoon-seok, Lee Jung-jae ve Jun Ji-hyun gibi ünlü oyuncuların yer aldığı güçlü kadro, izleyiciyi baştan sona ekran başına kilitleyen etkileyici performanslar sergiliyor. Filmi benzersiz kılan unsur, beklenmedik sürprizlerle dolu karmaşık hikayesi ve her karakterin kendine özgü yeteneklerini ve motivasyonlarını gözler önüne seren yüksek tempolu aksiyon sahneleriyle heyecanı zirveye taşımasıdır.
200 Pounds Beauty

Bu sıcacık film, aşırı kilolu bir şarkıcının, görünümünü tamamen değiştirmek için geçirdiği radikal estetik ameliyatın ardından gerçek güzelliğin aslında içten geldiğini keşfetme yolculuğunu konu alıyor. Kim Ah-joong’un başroldeki Hanna karakterine kattığı etkileyici performans ve Joo Jin-mo’nun onu destekleyen müzik yapımcısı rolüyle sergilediği güçlü uyum, filmi daha da etkileyici kılıyor. 2006 yapımı bu komedi, öz-sevgi ve kabullenme temalarını işlerken, mizah, romantizm ve dramı ustalıkla harmanlayarak izleyicilere keyifli ve düşündürücü bir deneyim sunuyor.
Veteran

Bu etkileyici Güney Kore aksiyon-komedisinde, izleyiciler soluksuz bir kovalamacaya tanık oluyor. Deneyimli dedektif Seo Do-cheol (Hwang Jung-min), güçlü bir holdingin kibirli ve acımasız varisi Jo Tae-oh’yu (Yoo Ah-in) yakalamak için kararlılıkla peşine düşüyor. Filmin sürükleyici anlatımı, ustalıkla koreografisi yapılmış aksiyon sahneleri ve izleyiciyi baştan sona ekrana kilitleyen mizahi anlarla harmanlanmış. Gişede büyük bir başarı yakalayan ve Sitges Film Festivali’nde Casa Asia Ödülü gibi prestijli ödüllere layık görülen bu 2015 yapımı blockbuster, Güney Kore’nin en yüksek gişe hasılatına ulaşan filmlerinden biri olarak sinema tarihine adını yazdırmıştır.
Mission: Possible

Bu Güney Kore aksiyon-komedisinde, izleyiciler Mission: Impossible serisinden ilham alan heyecan dolu ve eğlenceli bir hikâyeye tanık oluyor. Film, gizli ajan Da-hee (Lee Sun-bin) ve eski özel ajan olup özel dedektife dönüşen Soo-han (Kim Young-kwang) arasındaki dinamik uyumu gözler önüne sererken, yüksek riskli görevler, etkileyici aksiyon sahneleri ve esprili diyaloglarla tempoyu hiç düşürmüyor. Kim Hyung-joo yönetmenliğinde çekilen yapım, sürükleyici hikayesi, başarılı aksiyon sahneleri ve oyuncu kadrosunun etkileyici performanslarıyla izleyicilerden büyük övgü topladı.
My Little Bride

Liseli bir genç kız, çocukluk arkadaşıyla görücü usulü bir evliliğe zorlanınca, aşk ve sorumluluk arasındaki hassas dengeyi keşfetmeye başlar. Kim Rae-won ve Moon Geun-young’un etkileyici performansları, karakterlerinin bu sıra dışı durum karşısında gelişimini hem mizahi hem de duygusal bir dille yansıtarak izleyiciyi kendine çekiyor. Filmi özel kılan unsurlar arasında gelenek ve modernlik arasındaki çatışma, aile beklentileri ve kendini keşfetme gibi derin temalara eğilmesi yer alıyor. Tüm bunları hafif ve akıcı bir anlatımla sunarak izleyiciyi baştan sona keyifle içine çeken bir hikâye ortaya koyuyor.
Baby and Me

Bu Kore yapımı komedi-dram filmi, asi bir lise öğrencisinin kapısının önünde bulduğu bir bebekle hayatının beklenmedik bir şekilde değişmesini konu alıyor. Aniden tek başına bir baba olan baş karakter, Jang Geun-seok’un etkileyici performansıyla, ebeveynlik sorumluluklarını üstlenmeye çalışırken hem sosyal statüsünü hem de akademik hayatını dengede tutmaya çabalıyor. Song Ha-yoon’un kadın başrol olarak güçlü bir destek sunduğu film, mizah ile duygusal anları ustaca harmanlayarak karakter gelişimini ve zorluklar karşısında dönüşümü gözler önüne seriyor. Hem eğlenceli hem de dokunaklı sahneleriyle izleyicilere unutulmaz bir hikâye sunuyor.
My Wife Is a Gangster

Organize suç dünyasında geçen bu film, güçlü bir kadın mafya liderinin beklenmedik bir şekilde görücü usulü bir evliliğe sürüklenmesini konu alıyor. Shin Eun-kyung’un sert ve kararlı çete liderini, Park Sang-myun’un ise onun saf ve iyi niyetli eşini canlandırdığı etkileyici performansları, hikâyeyi sürükleyici bir hale getiriyor. Aksiyon ile sıcak komedi unsurlarını ustalıkla harmanlayan film, türündeki diğer yapımlardan farklı olarak güçlü karakter gelişimi ve geleneksel aile yapılarıyla suç dünyasında toplumsal cinsiyet dinamiklerini ele almasıyla öne çıkıyor.
The Good, the Bad, the Weird

Üç kanun kaçağının heyecan dolu hikâyesini anlatan bu Güney Kore western filmi, Song Kang-ho, Lee Byung-hun ve Jung Woo-sung’un canlandırdığı karakterlerin kesişen hayatlarını ustalıkla işliyor. 1930’larda, Japon işgali altındaki Mançurya’da geçen film, aksiyon dolu sahneleri mizahi anlarla dengeli bir şekilde harmanlayarak izleyiciyi soluksuz bir maceraya sürüklüyor. Kaderlerini değiştirecek bir hazine haritasının peşine düşen bu üç karakterin çarpıcı yolculuğu, filmin özgün görsel tarzı ve güçlü anlatı yapısıyla birleşerek tür sınırlarını aşan etkileyici bir sinema deneyimi sunuyor.
Welcome to Dongmakgol

Kore Savaşı’nın kaosu içinde, huzurlu ve izole bir köyde yolları kesişen Kuzey ve Güney Koreli askerler, beklenmedik bir sığınakta buluşarak önyargılarıyla yüzleşmek ve birlikte yaşamayı öğrenmek zorunda kalır. Jung Jae-young, Shin Ha-kyun ve Kang Hye-jung gibi başarılı oyuncuların yer aldığı güçlü kadrosuyla film, izleyiciyi etkileyici bir anlatının içine çekiyor. Bu tarihi komediyi özel kılan şey, savaşın dramatik atmosferini mizahi anlarla ustalıkla harmanlaması ve insan doğasını derinlemesine ele alarak, köklü farklılıklara rağmen uzlaşmanın ve barışın mümkün olup olmadığını sorgulamasıdır.
100 Days with Mr. Arrogant

Bu romantik komedide, sıradan bir lise öğrencisi olan Ha-Young, zengin ve kibirli bir üniversite öğrencisi Hyung-Joon’un lüks arabasına kazara zarar verdikten sonra onunla beklenmedik bir şekilde yollarının kesişmesiyle hayatı altüst olur. Kim Jae-won ve Ha Ji-won’un canlandırdığı karakterler, zıt kişilikleri ve sosyal statü farkları nedeniyle inişli çıkışlı bir aşk-nefret ilişkisine sürüklenirken, film izleyicilere eğlenceli ve duygusal anlar sunuyor. Zekice yazılmış senaryosu, komedi ve içten duygular arasındaki dengeyi ustalıkla kurarken, başrollerin güçlü uyumu filmi unutulmaz kılan en önemli unsurlardan biri haline getiriyor. Gururun ve ön yargıların ötesine geçen bu hikâye, aşkın her engeli aşabileceğini keyifli bir dille anlatıyor.
Wonderful Nightmare

Başarılı ve hırslı bir avukat, ölümle burun buruna geldiği bir olayın ardından kendini iki çocuklu ve sevgi dolu bir eşi olan sıradan bir ev hanımının hayatında bulur. Yeni gerçekliğine uyum sağlamaya ve hayatın anlamını yeniden keşfetmeye çalışan baş karakter, Uhm Jung-hwa’nın etkileyici performansıyla hayat bulurken, Song Seung-heon ise destekleyici eş rolünde sıcak ve samimi bir oyunculuk sergiliyor. Bu Güney Kore filmi, komedi, dram ve romantizmi ustalıkla harmanlayarak izleyiciyi baştan sona içine çeken özgün bir anlatım sunuyor. Aynı zamanda aile değerleri, kişisel gelişim ve içsel arınma gibi derin temaları duygusal olarak etkileyici bir şekilde işleyerek izleyicilere hem eğlenceli hem de düşündürücü bir deneyim yaşatıyor.
Whatcha Wearin’?

Beklenmedik bir yakınlığın doğduğu bu Güney Kore romantik komedisinde, kalbi kırık bir adam ile hayatta tatmin edilememiş arzularıyla boğuşan bir kadının sürprizlerle dolu ilişkisi ele alınıyor. Ji Sung ve Kim Ah-joong’un hayat verdiği baş karakterler, güçlü ekran uyumları ve etkileyici performanslarıyla izleyicilere duygusal bir yolculuk sunuyor. Filmi özel kılan en önemli unsurlardan biri, teknoloji aracılığıyla kurulan insan ilişkilerini derinlemesine incelemesi ve aynı zamanda bağışlama, kendini keşfetme ve aşkın dönüştürücü gücü gibi evrensel temaları ustalıkla işlemesi. İçten ve düşündürücü anlatımıyla, izleyicileri hem güldüren hem de duygulandıran unutulmaz bir hikâye sunuyor.
Arahan

Bu Güney Kore aksiyon-komedi filmi, sakar ama iyi niyetli bir polis memurunun, eski bir dövüş sanatları tarikatıyla karşılaşmasını ve içinde keşfedilmemiş güçler barındırdığını öğrenmesini konu alıyor. Mizah, geleneksel Doğu mistisizmi ve yüksek tempolu dövüş sahnelerini ustalıkla harmanlayan yapım, Ryu Seung-beom’un Sang-hwan karakterindeki eğlenceli performansını ve Yoon So-yi’nin yetenekli dövüşçü Wi-jin rolündeki etkileyici oyunculuğunu gözler önüne seriyor. Film, Ahn Sung-ki ve Jung Doo-hong gibi usta isimlerin, güçlü bir eserin kontrolü için verdikleri mücadeleyi canlandırdığı sürükleyici hikayesiyle zenginleşirken, izleyicilere aksiyon dolu ve unutulmaz bir sinema deneyimi sunuyor.
Hot Young Bloods

1980’lerin renkli atmosferinde geçen bu Güney Kore yapımı büyüme hikâyesi, dört lise arkadaşının hayatlarını ve aşklarını ustalıkla anlatıyor. Park Bo-young ve Lee Jong-suk’un sırasıyla Young-sook ve Joong-gil karakterlerine hayat verdiği film, komedi, romantizm ve dramı dengeli bir şekilde harmanlayarak izleyiciyi nostaljik bir yolculuğa çıkarıyor. Gençlik duygularını ve ilişkilerini samimi ve gerçekçi bir şekilde yansıtması, filmi jenerasyonlar boyunca izleyicilerle güçlü bir bağ kuran unutulmaz bir sinema deneyimi haline getiriyor.
Radio Star

Gözden düşmüş bir rock yıldızı, yeni bir amaç bularak radyo DJ’liğine adım attığı bu Güney Kore yapımı dramedi filminde, mizah ve içten duygular aracılığıyla kendini keşfetme ve arınma temaları işleniyor. Filmin başarısında büyük pay sahibi olan güçlü oyuncu kadrosu, Park Joong-hoon ve Ahn Sung-ki gibi usta isimlerin karakterlerinin karmaşıklığını ustalıkla yansıtırken, ekran uyumlarıyla izleyiciyi kendine çekiyor. Zekice yazılmış senaryosu ve ustalıkla yönetilen anlatımı, bu yapımı sıradan bir iyi hissettiren komediden ayırarak, dokunaklı hikâyesi ve samimi kahkahalarıyla unutulmaz bir sinema deneyimi sunuyor.
Mission: Cross

Eski bir gizli ajan olan Kang-moo, geçmişini saklayarak ev hayatına odaklanan bir ev erkeği olarak yaşamını sürdürmektedir. Ancak, suç biriminde çalışan eşi Mi-seon ile birlikte tehlikeli bir vakaya dahil olduklarında, gizli kimliği açığa çıkma riskiyle karşı karşıya kalır. Aksiyon ve komediyi ustalıkla harmanlayan bu film, evlilik dinamikleri, sırlar ve beklenmedik maceralar üzerine eğlenceli bir hikâye sunarken, izleyicilere yüksek tempolu sahneler ve bol kahkaha vaat ediyor.
Jail Breakers

Bu komedi filmi, af çıkmasına sadece kısa bir süre kala hapishaneden kaçma planı yapan iki mahkûmun eğlenceli hikâyesini konu alıyor. Cha Seung-won ve Sol Kyung-gu, zekice planladıkları kaçışlarının aslında tamamen gereksiz olduğunu anladıklarında kendilerini absürt bir durumun içinde bulan sakar ikiliyi ustalıkla canlandırıyor. Song Yun-ah ise peşlerindeki polis memuru olarak hikâyeye daha fazla kaos ve mizah katıyor. Slapstick komedi ve yanlış anlaşılmalara dayalı esprilerle dolu film, tempolu anlatımı ve komik sahneleriyle izleyiciyi baştan sona güldüren keyifli bir seyir sunuyor.
Mood of the Day

Bu romantik komedi, izleyicileri Soo-jung (Moon Chae-won) ve Joon-soo (Yoo Yeon-seok) arasındaki duygusal yolculuğa çıkararak, onların kişisel mücadeleleri içinde birbirlerinde buldukları teselliyi anlatıyor. Filmin etkileyiciliği, dokunaklı hikâyesini derinlemesine karakter gelişimiyle ustalıkla harmanlamasında yatıyor. Başrollerin güçlü uyumu, aşk, kayıp ve kendini keşfetme gibi evrensel temaları daha da etkileyici kılarken, izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Şehir manzaraları ve huzurlu doğa sahneleriyle bezeli nefes kesici sinematografi, filmin duygusal yoğunluğunu artırarak, bu büyüleyici hikâyeyi daha da derinleştiriyor.
Kick the Moon

Yıllar sonra yolları yeniden kesişen iki eski lise rakibi, biri gangsterlik geçmişini geride bırakıp öğretmen olmuş, diğeri ise başarılı bir iş insanına dönüşmüştür. Lee Sung-jae ve Cha Seung-won’un muhteşem uyumuyla hayat bulan bu karakterler, zekice kurgulanmış bir hikâye ve kusursuz komedi ritmiyle izleyiciyi kahkahaya boğuyor. Gyeongju’nun büyüleyici manzaralarını fon olarak kullanan film, mizah, aksiyon ve dramı ustalıkla harmanlayarak eğlenceli ve sürükleyici bir deneyim sunuyor. Kim Sang-jin’in unutulmaz karakterler yaratma konusundaki ustalığı, filmi jenerikler aktıktan sonra bile akılda kalıcı bir yapım haline getiriyor.
Spy Girl

Bu sıradışı komedide, Kim Jung-hwa bir Kuzey Kore casusunu canlandırırken, Güney Kore’de bir fast food çalışanı olarak gizli göreve başlar. Gong Yoo, ona âşık olan ama gerçek kimliğinden tamamen habersiz olan saf bir üniversite öğrencisini oynar. Nam Sang-mi ise beraber çalıştığı başka bir çalışan olarak filme eğlenceli bir katkı sunar. Casusluk dramı ile günlük fast food kaosunun bir araya geldiği film, bolca garip ve komik anlara sahne oluyor.
Spy Girl, 2004 yapımı bir Güney Kore filmidir ve Kim Jung-hwa ile Gong Yoo’nun başrollerdeki performanslarıyla dikkat çeker.
Because I Love You

Bu iç ısıtan komedide, Cha Tae-hyun, bir kazadan sonra başkalarının bedenine girme yeteneği kazanan bir adamı canlandırıyor. Başkalarının aşk hayatlarını düzeltmesine yardımcı olurken, birçok garip, komik ve bazen absürd duruma düşer. Kim Yoo-jung ve Seo Hyun-jin, farklı senaryolara taze ve eğlenceli bir enerji katıyor. Beklenmedik beden değişimleri ve vahşi yanlış anlamalar, bolca kahkaha dolu anlar yaratıyor. Her yeni karaktere büründüğünde izleyiciye yeni bir gülme fırsatı sunarken, film aynı zamanda aşk üzerine tatlı bir mesaj veriyor.
My Love, My Bride

Bu romantik komedi, Im Soo-jung’un canlandırdığı, ilk aşkını unutamayan bir kadının hikâyesini anlatıyor. İlk aşkını bulabilmesi için tuhaf bir “ilk aşk uzmanı” tutan kadının karşısına Gong Yoo çıkıyor. Gong Yoo’nun, kaybolan aşkı bulmak için gösterdiği garip ve aşırı detaylı yaklaşım, her adımda komik bir karşılaşmayı beraberinde getiriyor. Yolda, ikisi de beklenmedik bir bağ kurarken, hikâye hem komik hem de iç ısıtıcı hale geliyor. Seo Min-ji’nin şirin asistan rolü, filme daha da fazla komik an ekliyor. Film, aşkı arama yolunda yaşanan hafif yanlış anlamalar ve tuhaf karakterlerle dolu, eğlenceli bir keşif süreci sunuyor.
The Plan Man

Hikaye, titiz bir kütüphaneci olan Jung Jae-young’un hayatının, Han Ji-min’in canlandırdığı impulsif bir müzisyenle karşılaşmasıyla altüst olmasını konu alıyor. Yoğun şehir yaşamı ve sakin içsel düşünceler arasında geçen bu film, romantizm ve komediyi ustalıkla harmanlarken, kişisel sınırların aşılması ve spontaneiteyi kucaklama gibi temaları derinlemesine ele alıyor. Sürükleyici anlatımı, karakterlerin derinliği, şehri hem canlı hem de yalnız yönleriyle yansıtan sinematografisi ve hikâyeye kusursuz bir şekilde dâhil olan müzik ile izleyiciyi etkileyici bir deneyime davet ediyor.
What Happened to Mr. Cha?

Bu komedi filminde, Cha In-pyo eski ihtişamına tutunmaya çalışan bir aktörü canlandırıyor. Bir dizi utanç verici ve absürd olay onu yıkılmakta olan bir binada sıkıştırınca, gerçeklikle ne kadar kopuk olduğunu fark etmek zorunda kalıyor. Film, Cha’nın abartılı öz-değer duygusu ve itibarını korumak için gittiği giderek daha absürd yollar etrafında şekilleniyor. Jae-Ryong Song, karışıklığı artırarak, ona yardım etmeye çalışan sakar asistan rolünde filme dahil oluyor. Film, ün, ego ve geçerliliğini koruma çabalarının absürdlüğü üzerine eğlenceli bir bakış sunuyor.
All About My Wife

Bu komedi, Im Soo-jung’un canlandırdığı baskıcı ve sürekli söylenen karısından kaçmak isteyen bir adamı konu alıyor. Boşanmak yerine, karısını kandırıp ondan kurtulması için Lee Kwang-soo’yu, tatlı dilli bir kadın avcısını işe alır. Kim Ji Young ise zekice yazılmış destekleyici rolüyle filme ekstra kahkaha katıyor. Film, garip romantizm, yanlış anlamalar ve komik gerilim ile birleşerek, absürd olan temayı daha da eğlenceli hale getiriyor.
Finding Mr. Destiny

Finding Mr. Destiny, 2010 yapımı bir Güney Kore romantik komedi filmi olup, Jang Yoo-jeong tarafından yönetilmiştir. Film, kaybolan eski sevgilileriyle yeniden bağlantı kurmak isteyen insanlara yardımcı olan bir iş kuran eski bir seyahat acentesi sahibini konu alır. Ancak, ilk müşterisiyle tanıştıktan sonra, o kişiyle aşka düşer. Film, kaybolan aşklara olan arayış ve rastlantılarla birlikte romantizmi ve komediyi başarıyla harmanlar.
Windstruck

Bu romantik komedi, Jun Ji-hyun’un canlandırdığı sert, ciddiyetinden ödün vermeyen bir polis memurunun, suçlu sandığı Jang Hyuk’u yanlışlıkla masum bir adam olarak tutuklamasını konu alıyor. Onun sert kişiliği ile Jang Hyuk’un tatlı ve sakar doğası arasındaki karışım, ikisi de birbirlerine aşık olmaya başladıkça birçok garip ve komik an yaratıyor. Cha Tae-hyun’un da yer aldığı film, daha hafif anlar ekleyerek filme eğlenceli bir katkı sağlıyor. Film, ikisinin olasılık dışı ilişkisini mizah konusu yaparken, slapstick komedi, yanlış anlamalar ve abartılı aksiyon sahneleriyle romantizmi ve kahkahayı beklenmedik şekillerde harmanlıyor.
Cyrano Agency

Bu romantik komedide, Uhm Tae-woong’un liderliğindeki bir grup eşleştirme uzmanı, aşk acısı çeken müşterilerine, karmaşık planlar kullanarak beğendikleri kişileri kazanma konusunda yardımcı olur. Park Shin-hye ve Lee Min-jung ajansın önemli üyelerini canlandırırken, işler karmaşıklaşır çünkü bir müşteri, ajansın bir üyesinin eskiden aşık olduğu kadına âşık olur. Zeki aldatmacalar, romantik aksilikler ve ajansın kendi kişisel dramalarıyla harmanlanmış film, aşk ve zamanlama üzerine eğlenceli ve esprili bir komedi sunuyor.
Love, So Divine

Bu romantik komedide, Kwon Sang-woo, rahip olmaya bir adım kala olan bir ilahiyat öğrencisini canlandırıyor. Hayatında her şey yolunda giderken, Ha Ji-won’un canlandırdığı isyankar ve özgür ruhlu kadınla tanışıyor. Aralarındaki çatışan kişilikler, özellikle onun inancına olan bağlılığı ve kadına duyduğu artan duygular arasında kaldığı zamanlarda birçok komik ve garip duruma yol açıyor. Cho Jae-hyun, onun katı mentorü olarak baskıyı artırıyor ve daha fazla mizahi fırsat yaratıyor. Filmin çekiciliği, romantik gerilim, inançla ilgili ikilemler ve hafif, tuhaf anlar karışımından geliyor, bu da hikâyeyi hem eğlenceli hem de ilgi çekici kılıyor.
Seoul Searching

Bu komedi, 1980’lerde geçen ve yurt dışında büyüyen bir grup Koreli gencin, Seul’de kendi miraslarını öğrenmeleri için düzenlenen bir yaz kampına katılmalarını konu alıyor. Justin Chon ve Jessika Van, köklerini öğrenmektense parti yapmayı tercih eden asi gençlerden ikisini canlandırıyor, bu da birçok çılgın ve komik duruma yol açıyor. In-Pyo Cha, gençleri disipline etmeye çalışan katı kamp eğitmeni rolünde yer alıyor. Film, gençlerin kimlik arayışları ve eğlenceli maceralarıyla izleyicilere hem nostaljik hem de eğlenceli bir deneyim sunuyor.
Extreme Job

Azimli Kaptan Ko’nun (Ryu Seung-ryong) liderliğindeki sakar narkotik dedektiflerinden oluşan bir ekip, bir organize suç çetesini çökertmek için gizli bir görevle kızarmış tavuk restoranında çalışmaya başlar. Film, mizah ve aksiyonu ustalıkla dengelerken, oyuncu kadrosunun müthiş uyumunu gözler önüne seriyor ve ünlü dublör Chung Chi Li tarafından koreografisi yapılan heyecan verici dövüş sahnelerini içeriyor. Ayrıca, sıra dışı konusu ve derinlemesine işlenmiş karakterleriyle büyük bir başarı yakalayarak yalnızca Güney Kore’de değil, dünya çapında da büyük ilgi görmüş, komedi ve aksiyon türlerinin hayranları için kesinlikle izlenmesi gereken bir yapım haline gelmiştir.
My Sassy Girl

Bahtsız bir üniversite öğrencisinin, eksantrik ve inatçı bir genç kadınla yollarının kesişmesiyle başlayan bu fırtınalı romantik komedi, aşkın ve hayatın öngörülemez yolculuğunu eğlenceli bir şekilde ele alıyor. Filmin büyüsü, mizah ve duygusallığı ustaca harmanlamasında yatarken, Jun Ji-hyun’un ikonik “sassy girl” karakterine kattığı benzersiz enerji ve Cha Tae-hyun’un şaşkın ama sadık partneri olarak sergilediği sempatik performans hikâyeye unutulmaz bir derinlik kazandırıyor. Tipik tür kalıplarını tersine çeviren beklenmedik sürprizleriyle bu Güney Kore yapımı, unutulmaz karakterleri, esprili diyalogları ve modern ilişkileri ele alışındaki tazelik sayesinde sevilen bir klasik olarak sinema tarihindeki yerini sağlamlaştırmıştır.
Scandal Makers

Scandal Makers, genç yaşta ünlü olup sonrasında popüler bir radyo DJ’ine dönüşen Nam Hyeon-soo’nun (Cha Tae-hyun) hayatını konu alır. Hyeon-soo’nun düzeni, genç bir kadının (Park Bo-young) kapısına gelip kendisinin kızı, yanındaki çocuğun da torunu olduğunu iddia etmesiyle altüst olur. Hyeon-soo, aniden kendini bir baba ve dede olarak bulur. Bu durumu kamuoyundan gizlemeye çalışırken komik olaylar yaşanır. Hyeon-soo, bu beklenmedik dede rolüne alışmaya çalışırken, özellikle kamusal imajını yeni sorumluluklarıyla dengelemeye çalıştıkça mizahi anlar ortaya çıkar.
Film, Hyeon-soo’nun kızı ve torunuyla kurduğu ilişkilerde duygusal yönünü açığa çıkararak mizah ve içtenliği bir araya getiren bir anlatı sunar. Üstelik, komedinin büyük bir kısmı, onun bu yeni rolüyle kamusal imajını koruma çabalarından kaynaklanır. “Eski çapkın adamın istemeden ebeveynliğe geçişi” klişesinin başarılı bir örneği olan film, Cha’nın soğukkanlı ve karizmatik performansıyla güçlenir ve enerjik bir müzikal finalle son bulur.
A Man Who Was Superman

A Man Who Was Superman, alaycı bir belgesel yapımcısı olan Song Soo-jung’un (Jun Ji-hyun), kendini Superman sanan Lee Hyun-suk (Hwang Jung-min) ile karşılaşmasını anlatır. Bu Superman’in süper güçleri yoktur, ancak kendine has, bazen de komik yollarla insanlara yardım etmeye çalışır. Soo-jung, onun bu garip davranışlarını kaydederken, adamın Superman olduğunu sanmasının geçmişte yaşadığı travmatik bir olaydan kaynaklandığını keşfeder. Başlangıçta bir mockumentary olarak başlayan hikâye, yavaş yavaş umut ve iyileşme üzerine dokunaklı bir öyküye dönüşür.
Film, absürt komedi ile duygusal anları harmanlayarak, zaman zaman mizahi, zaman zaman düşündürücü bir ton yakalar. İlk başta hafif bir tonda ilerleyen film, ilerledikçe Güney Kore toplumuna dair derin bir yoruma dönüşür. Üçüncü perdedeki bazı sahneler şaşırtıcı derecede duygusallık içerirken, Hwang bu sahnelerde etkileyici bir performans sergiler. Film aynı zamanda “Büyük demir kapıları açan şey güç değildir, küçük bir anahtardır” gibi unutulmaz repliklerle dikkat çeker.
Miss Granny

Miss Granny, 74 yaşındaki Oh Mal-soon’un (Shim Eun-kyung) gizemli bir fotoğraf stüdyosunu ziyaret ettikten sonra kendini 20 yaşında bulmasını konu alır. Gençleşen Oh Mal-soon, Oh Doo-ri adını alır ve yarım kalan hayatını yaşamaya, özellikle de şarkıcı olma hayalini gerçekleştirmeye karar verir. Ancak bu yeni hayatında kimliğini gizli tutmak zorundadır ve ailesiyle beklenmedik şekillerde yeniden bağ kurar. Film, yaşlanma, aile ve ikinci şanslar gibi temaları ele alarak komediyi duygusal bir anlatıyla birleştirir.
Miss Granny, absürt ama zekice kurgulanmış hikâyesi ve içten anlatımıyla Güney Kore’de büyük bir gişe başarısı elde etti (sadece 3,2 milyon dolarlık bütçeye karşılık 58 milyon dolar hasılat yaptı). Film, uluslararası birçok yeniden yapımın da temelini attı ve şu anda bir Amerikan versiyonu geliştirilme aşamasında.
Going by the Book

Bu aksiyon komedisinde, aşırı titiz ve dürüst bir trafik polisi olan Jeong Do-man (Jung Jae-young), polis eğitimi tatbikatında bir banka soyguncusu rolü oynamakla görevlendirilir. Ancak basit bir simülasyon olarak başlaması gereken tatbikat, Jeong’un rolüne aşırı ciddiyetle yaklaşmasıyla kontrolden çıkar ve gerçek bir rehine krizine dönüşür. Film, hukuki düzen ve bürokrasiye yönelik hicivsel bir eleştiri sunar.
Jeong’un kurallara sıkı sıkıya bağlılığı, bu soygun simülasyonunu tamamen kontrolden çıkararak polisiye türüne farklı bir dokunuş kazandırır. Kurallara bağlı kalmanın absürtlüğünü vurgulayan film, Jeong’un banka soygunu yaparken gösterdiği titizlik ve kararlılığıyla öne çıkar ve son derece komik, kaotik durumlar yaratır.
My Annoying Brother

Bu komedi-dram, trajik bir kaza sonucu görme yetisini kaybeden judo sporcusu Doo-young (Doh Kyung-soo) ile hapisten şartlı tahliye edilen ağabeyi Doo-shik’in (Jo Jung-suk) yeniden bağlantı kurma çabasını anlatır. Başta çatışmalı bir ilişkileri olan iki kardeş, zamanla aralarında sıcak bir bağ geliştirir ve beklenmedik komik anlar yaşanır.
Film, komediyle başladığı yolculuğunu duygusal bir tona taşıyarak izleyiciyi derinden etkiler. Doo-young rolündeki Doh Kyung-soo, Exo grubunun bir üyesi olarak şarkıcılığıyla bilinirken, burada geçirdiği trajik kazayla hayatı değişen bir sporcu olarak başarılı bir performans sergiler. Bu performansıyla Güney Kore’de birçok ödül kazanmış, bunlar arasında En İyi Yeni Oyuncu ödülü de bulunmaktadır.
I Can Speak

Gerçek olaylardan esinlenen bu komedi-drama, sürekli şikayetleriyle tanınan yaşlı Na Ok-boon (Na Moon-hee) ile genç bir memur olan Park Min-jae (Lee Je-hoon) arasındaki dostluğu konu alır. Na Ok-boon, Min-jae’nin İngilizce bildiğini öğrenince ondan dil öğrenmek ister. Ancak hikâye derinleştikçe, Na Ok-boon’un Japon işgali sırasında “rahatlık kadını” olarak yaşadığı travmatik geçmiş ortaya çıkar.
Film, cesaret ve dil engellerini aşma temalarını işlerken zor bir tarihi konuyu da duyarlı bir şekilde ele alır. Akıllıca yazılmış senaryosu, etkileyici sinematografisi ve güçlü oyunculuklarıyla I Can Speak, birçok Kore film ödülüne layık görülmüştür.
Hello Ghost

Hello Ghost, başarısız bir intihar girişiminden sonra hayaletler görmeye başlayan ve bu hayaletlerin son isteklerini yerine getirmeye çalışan Sang-man’ın (Cha Tae-hyun) hikâyesini anlatır. Her hayaletin kendine has bir kişiliği vardır ve Sang-man bu ruhları memnun etmeye çalışırken bir dizi tuhaf ve dokunaklı macera yaşar. Hayaletlerle olan zoraki etkileşimleri sırasında Sang-man, hayat, aşk ve ailenin önemi hakkında değerli dersler öğrenir.
Doğaüstü öğelerle süslenmiş bu komedi, Cha Tae-hyun’un bir kez daha başarılı bir performans sergilediği bir film olarak öne çıkar. Film, her bir hayaletin hikâyesine odaklanan küçük bölümler halinde ilerler ve bu bölümler, sonunda duygusal bir zirveyle ustaca birleşir. Filmin Amerikan versiyonu planlanmış olsa da şu ana kadar gerçekleştirilmemiştir.
Midnight Runners

Midnight Runners, polis akademisinde eğitim gören Ki-joon (Park Seo-joon) ve Hee-yeol (Kang Ha-neul) adındaki iki öğrencinin, bir kaçırılma olayına tanık olmaları ve yetkililerin yavaş tepki vermesi üzerine duruma el atmalarını konu alır. İkilinin deneyimsizliği ve beceriksiz suçla mücadele girişimleri, bir dizi komik olaya yol açar; ancak kurbanı kurtarma konusundaki kararlılıkları filmin duygusal yanını oluşturur.
Film, buddy-cop komedilerinin eğlenceli bir örneği olup, bol aksiyon sahneleri ve ana karakterler arasındaki uyumlu dinamiğiyle öne çıkar. Senaryosu çok orijinal olmasa da, iyi işlenmiş ve gülme garantili anlar sunar.
Miracle in Cell No. 7

Miracle in Cell No. 7, işlemediği bir suçtan hapse atılan zihinsel engelli Yong-gu’nun (Ryu Seung-ryong) ve hapiste edindiği arkadaşlarıyla olan ilişkisini anlatır. Bu arkadaşlar, küçük kızı Ye-sung’u (Kal So-won) hapishaneye kaçırarak onu babasıyla bir araya getirir. Kötü koşullara rağmen, hücre arkadaşları arasında bir aile bağı oluşur ve bu bağlar, sevinç ve kahkaha dolu anlar yaratır.
Film, dram ve komedi unsurlarını ustaca birleştirerek izleyicilere hem gülme hem de ağlama fırsatı sunar.
Save the Green Planet!

Save the Green Planet!, dünyayı yok etmeye çalışan uzaylılarla mücadele ettiğine inanan Byeong-gu (Shin Ha-kyun) adında bir adamın hikayesini anlatır. Byeong-gu, eski patronunun bir uzaylı lideri olduğuna inanır ve onu kaçırarak itiraf elde etmeye çalışır. Bu, gittikçe daha tuhaf ve şiddet dolu olaylara yol açar. Film, karanlık bir komedi olup bilim kurgu ve gerilim unsurlarını bir araya getirir.
Gerçek dünyadaki Kore işçi hareketleri ve faşizm karşıtı direniş gibi konulara değinmesiyle derinlik kazanan bu film, sadece absürt bir hikaye değil, aynı zamanda anlamlı bir toplumsal eleştiridir. Martin Scorsese ve Ari Aster gibi yönetmenler tarafından büyük övgüler alan film, Güney Kore’nin en sıra dışı yapımlarından biri olarak kabul edilir.