1990’ların başında, JRPG’ler (Japon Rol Yapma Oyunları) Batı pazarında rağbet görmeyen bir türdü. Japonya’da popüler olmalarına rağmen, Square Enix gibi yayınevleri oyunlarını uluslararası piyasaya sunarken genellikle değişiklik yapmak zorunda kalıyordu. Bu durum, Final Fantasy VII’nin çığır açan başarısına kadar devam etti. Bu oyunla birlikte, Batılı oyuncular bu türün yıllarca Japonya’da gelişen hikâye anlatımı ve oynanış mekaniklerine hazır hale geldiler. Sonrasında ise, yalnızca JRPG türünün değil, tüm oyun dünyasının en iyi örnekleri sayılan birçok kaliteli yapım piyasaya sürüldü.
Buna rağmen, pek çok harika JRPG zamanla unutuldu ve yalnızca kült klasikler olarak anılmaya başladı. Bunun nedenleri arasında oyunların eski konsollara özel olması, remaster çalışmalarının yapılmaması, yetersiz pazarlama veya “sıradan bir yan oyun” damgası yemesi yer alıyor. Ancak bu oyunlar, hâlâ tutkulu hayran kitleleri tarafından yaşatılıyor ve ana akım dışında kalmış en iyi JRPG deneyimlerini arayan oyunculara şiddetle tavsiye ediliyor.
The Last Story – Wii’nin En İyi JRPG’lerinden Biri
Bu JRPG’de Büyük İsimler Görev Alıyor
Final Fantasy’nin yaratıcısı Hironobu Sakaguchi, Square Enix’ten ayrıldıktan sonra harika oyunlara imza attı, ancak ne yazık ki bu yapımların birçoğu zamanla unutuldu. 2009 yılında Wii’ye özel çıkan The Last Story de bu oyunlardan biri. Oyunda, paralı asker Zael’in büyük bir politik komplonun ortasında kalması konu alınıyor. Neyse ki Zael, “The Gathering” adlı gizemli bir güç kazanıyor; bu yetenek, düşman saldırılarını kendisine çekmesini ve takım arkadaşlarının zayıf noktalara odaklanmasını sağlıyor.
The Last Story, birçok JRPG klişesini içerse de, hikâyesi oldukça keyifli. Oyunda karakterler arasında geçen anlamlı diyaloglar ve Zael ile asi soylu Calista arasındaki dokunaklı aşk hikâyesi öne çıkıyor. Oyun, hareket algılayıcı kontrollerle ya da klasik yöntemle oynanabilen gerçek zamanlı bir aksiyon savaş sistemi sunuyor. Sakaguchi, efsanevi besteci Nobuo Uematsu’yu da bu projeye dahil etmiş; ortaya duygusal açıdan etkileyici bir müzik çalışması çıkmış. Bir remaster’a acil ihtiyaç duyulsa da, The Last Story hâlâ oynamaya değer bir oyun.
Brave Story: New Traveler – Unutulmuş Bir PSP Hazinesi
Bu Az Bilinen PSP Oyunu Klasik Bir JRPG Macerası
Brave Story: New Traveler‘ın başarısı, sadeliğinde yatıyor. Alışılagelmiş JRPG yapısını yıkmaya çalışmıyor ve bu sadelik onu özel kılıyor. 2006 yılında PSP için çıkan bu oyunda, geliştirici Game Republic kısa ve erişilebilir bir macera sunuyor. Oyun, aynı adlı romana dayalı bir hikâyeye sahip: Tatsuya isimli karakter, hasta arkadaşı Miki’ye çare bulmak için büyülü bir dünyaya yolculuk ediyor.
Çoğu JRPG’nin aksine, Brave Story dünyayı yok edecek bir komploya ya da mutlak kötülüğe karşı bir savaşa odaklanmıyor. Bunun yerine karakterler arası etkileşim ve sade dünya yapısı ön planda. Basit gibi görünen hikâye, aslında olgunluk, özveri ve umut gibi derin temaları başarıyla işliyor. Klasik sıra tabanlı bir JRPG olan oyun, karakterlerin farklı sınıflarda görev aldığı, büyüler, zayıflık sömürme ve özel saldırıların yer aldığı sağlam bir oynanış sunuyor. Brave Story: New Traveler, geleneksel JRPG’yi modern bir dokunuşla harmanlayan sade ama etkili bir yapım.
Racing Lagoon – Square’ın En Farklı RPG Denemesi
Bu PS1 Yarış-RPG’si Son Derece Özgün
Square Enix, JRPG formülünü icat etmemiş olabilir ama onu mükemmelleştirmişti. Bu ustalıktan sonra şirket, birçok deneysel yapıma imza attı; bunlardan bazıları Batı’da hiç yayımlanmadı. 1999 yapımı Racing Lagoon, bu denemelerin en cesurlarından biri. Yarış ve rol yapma unsurlarını bir araya getiren bu oyun, “Yüksek Hızlı Sürüş RPG’si” olarak tanıtıldı ve bu unvanı fazlasıyla hak ediyor.
Yokohama’da geçen hikâyede, Sho Akasaki isimli bir yarışçının “En Hızlı Efsane”nin kimliğini ortaya çıkarmaya çalışması konu alınıyor. Oyuncular şehir merkezi, dağ yolları ve nihayetinde bir şirket komplosuna uzanan bir yolculuğa çıkıyor. Oyundaki arabalar lisanslı değil; ancak Toyota AE86, Nissan Skyline ve Mazda RX-7 gibi JDM ikonlarının oldukça başarılı benzerleri var. Racing Lagoon, Gran Turismo gibi bir sürüş deneyimi sunmasa da, arcade tarzı eğlenceli sürüş mekaniğiyle RPG sistemini iyi bir şekilde dengeliyor. Caz ve tekno türlerinin harmanlandığı eşsiz müzikleri ve sürükleyici hikâyesiyle bu deneyim başka hiçbir oyunda yok. Oyun yalnızca Japonya’da çıktı; ancak çok kaliteli bir İngilizce fan çevirisi mevcut.
Final Fantasy Type-0 – Aksiyon Dolu Gerçek Zamanlı JRPG
Final Fantasy’nin Fire Emblem Yorumu
Final Fantasy XIII’ün yetersiz tepkiler almasının ardından, Square Enix Fabula Nova Crystallis serisini baştan ele almak zorunda kaldı. Versus XIII, ana oyun Final Fantasy XV’e dönüştürülürken, bu sürecin kurbanlarından biri de Final Fantasy Type-0 oldu. PSP için geliştirilen bu gerçek zamanlı aksiyon RPG’si, Fire Emblem’den izler taşıyordu.
PSP oyuncu kitlesinin hızla küçülmesi nedeniyle, Square Enix bu oyunun PS4 ve Xbox One için tam HD bir portunu hazırladı. Oyuncular, “Class Zero” adındaki seçkin bir öğrenci grubunu kontrol ederek büyük bir orduya karşı savaşıyor. Görevler sırasında karakterler akademide dinleniyor, antrenman yapıyor ve birbirleriyle ilişkiler kuruyor. Savaşlar oldukça hareketli; oyuncular karakterler arasında geçiş yaparken havada taklalar atıyor. HD versiyonu iyi satmış olsa da, Crisis Core veya Final Fantasy Tactics kadar konuşulmuyor. L’cie ve Fabula Nova Crystallis evrenini sindirebilenler için Type-0 son derece kaliteli bir oyun.
Magna Carta: Tears of Blood – Nadir Bir Kore Yapımı JRPG
Orta Yorumlara Rağmen PS2’ye Özgü Bu Oyun Değerli
Güney Kore’nin oyun geçmişi genellikle StarCraft ve Lineage II gibi PC oyunlarıyla anılır. Konsol oyunlarıysa gölgede kalmıştır. Sony, bazı bölgesel yapımları Kore’de piyasaya sürse de, yerel yapımlar pek yaygın değildir. Magna Carta: Tears of Blood, bu ender girişimlerden biridir.
İlk bakışta görselliğiyle dikkat çeken oyun herkese hitap etmeyebilir. Hikâye, “Tears of Blood” adlı bir paralı asker grubuna dahil olan Calintz’in, amnezik bir kız olan Reith ile birlikte, yükselen etnik gerilimleri durdurmaya çalışmasını konu alır. Oyun, Shadow Hearts’taki “Judgement Ring” sistemine benzer bir zamanlamaya dayalı aksiyonla, özgürce hareket edebildiğiniz gerçek zamanlı bir savaş mekaniğine sahiptir. Yer yer zayıf yerelleştirmesiyle eleştirilse de, Magna Carta JRPG türüne Kore perspektifinden ilginç bir yorum getiriyor.
Gungnir – PSP’nin Geç Dönem Taktiğe Dayalı JRPG’si
PSP ve halefi PS Vita, JRPG meraklıları için tam bir cennet olmuştu, ancak pek çok oyun gözden kaçtı. Gungnir, PSP’nin yaşam döngüsünün sonlarında çıktığı için unutulanlardan biri. 2011 çıkışlı bu taktiksel RPG, doğrudan mitolojik anlatılar kullanmasa da, İskandinav mitolojisinden esinlenmiş bir atmosfere sahip.
Oyunun ana karakteri Giulo, efsanevi Gungnir mızrağını kuşanan bir isyancı lideridir. Ezilen Leonican halkıyla birlikte, baskıcı Daltanian yönetimini devirmeye çalışır. Oyun, zaman bazlı turlar üzerine kurulu bir taktik sistem sunar; harita üzerindeki noktaları ele geçirerek kazanılan “Taktik Puanları”, sıralamayı değiştirme ve karakterleri güçlendirme gibi stratejik avantajlar sağlar. Oyunun sinematik yönünü zenginleştiren mitolojik çağrışımlı çağırma animasyonları oldukça etkileyicidir. Ancak, Gungnir yeni başlayanlara uygun değildir; taktiksel zorluk arayanlar için biçilmiş kaftandır.
Indivisible – Kusursuz Bir Sanat Tarzına Sahip
RPG Mekaniklerini Platformla Harmanlayan Indie Oyun
Indivisible, geleneksel bir JRPG olmasa da türün pek çok öğesini bünyesinde barındırıyor. ABD merkezli Lab Zero tarafından geliştirilen bu bağımsız yapım, RPG ile platform türlerini harmanlayan benzersiz bir oyun. Yumuşak anime tarzı karakter tasarımları ve çizgi roman havasındaki çevreler, görsel olarak hemen öne çıkıyor. Oyunun ilham kaynaklarından biri, unutulmuş klasiklerden Valkyrie Profile.
Ana karakter Ajna, köyü yok edildikten sonra kötü savaş lordu Ravanaar’a karşı savaş açar. Tıpkı Valkyrie Profile’daki Lenneth’in müttefik toplaması gibi, Ajna da yoldaşlarını bünyesine katıp ekibine dahil edebiliyor. Hikâyenin temposu zaman zaman aksasa da, karakter etkileşimleri bu durumu telafi ediyor. Mekanikleri kusursuz olmasa da Indivisible, Valkyrie Profile’ın büyüsünü yeniden yakalamaya çalışan cesur bir girişimdir.
Radiant Historia – Hikâye Ağırlıklı Bir JRPG
Bu 3DS Macerasında Zaman Çizgileri Arasında Geçiş Yapın
Radiant Historia, zaman yolculuğu temasını en doğru şekilde kullanan JRPG’lerden biridir. Örneğin Final Fantasy XIII-2’de zaman yolculuğu biraz yüzeysel kalırken, bu oyunda oyuncu kararlarının dünyaya etkisi çok daha belirgindir. 2010 yılında DS için çıkan oyun, 2017’de 3DS için geliştirilmiş, genişletilmiş ve iyileştirilmiş bir versiyonla yeniden yayımlanmıştır. Oynamak isteyenler için bu sürüm önerilir.
Ana karakter Stocke, “White Chronicle” adlı cihazı kullanarak alternatif zaman çizgileri arasında yolculuk eder. Amaç, Vainqueur adlı dünyanın çölleşmesini önlemektir. Hikâye son derece sürükleyici olup, çok sayıda dallanan anlatı yolu sayesinde tekrar oynanabilirliği yüksektir. Oynanışta karakterler 3×3’lük bir ızgara üzerinde konumlandırılır. Oyuncular düşmanları iterek veya çekerek stratejik saldırılar kurabilir. 2D sprite’lar oldukça canlı ve oyun genel olarak görsel anlamda da etkileyicidir. DS ve 3DS’e özel olması nedeniyle geniş kitlelerce keşfedilememiştir.
Resonance of Fate – Öğrenmesi Zor, Ama Eğlenceli Bir JRPG
Silahlarla Savaşan JRPG Nadir Bulunur
Silah odaklı JRPG’ler pek yaygın değildir ve bu yüzden Resonance of Fate oldukça özgün bir yapımdır. Oyunda John Woo tarzı sinematik dövüş sahnelerine benzer estetikte silahlı çatışmalar yer alır. Geliştirici tri-Ace, JRPG formülünde deneyler yapmasıyla tanınır ve Resonance of Fate en iddialı projelerinden biridir.
Distopik, steampunk tarzı bir dünyada geçen oyunda; paralı askerler Zephyr, Vashyron ve Leanne’in sıradan işler alarak başladıkları serüven, zamanla büyük bir komplonun parçasına dönüşür. Taktiğe dayalı bu oyunda, karakterler kendi turlarında serbestçe hareket edebilir. Saldırı başlatıldığında, oyuncular adeta bir kurşun balesi izler gibi etkileyici sahnelerle karşılaşır. Öğrenme eşiği oldukça yüksektir; ilerleyen bölümlerdeki zorluk bazı oyuncular için fazla olabilir. Buna rağmen, Resonance of Fate oldukça farklı bir deneyim sunar ve oynamaya değer bir yapımdır.
Folklore – Karanlık Bir Masal Dünyası
Bu Değeri Bilinmemiş PS3 Oyunu Remaster’ı Fazlasıyla Hak Ediyor
Folklore, çıktığı dönemde pek dikkat çekmemiş olsa da zamanla kült klasik statüsü kazandı. Eğer modern bir remaster’ı en çok hak eden oyunlardan biri varsa, o kesinlikle Folklore olurdu—özellikle de fiziksel kopyalarının fiyatı uçmuşken. Hikâye, üniversite öğrencisi Ella ile okült gazeteci Keats’in, Doolin adında küçük bir köyde yollarının kesişmesini konu alıyor. İkili kısa sürede kendilerini bir cinayeti çözmek ve gizemli paralel dünyayla olan bağlantıları ortaya çıkarmak için Netherworld’e (Öte Dünya) çekilmiş halde bulur.
Oyun boyunca karakterlerin hikâyeleri paralel şekilde ilerler, kimi zaman kesişir ve sonunda büyük finalde birleşir. Ella ve Keats, huzurlu görünen Doolin köyünü keşfederken yaşanan gizemli olayların perde arkasını öğrenir. Netherworld’de ise “folk” adı verilen masalsı yaratıklarla yarı gerçek zamanlı savaşlara girerler. Oyuncular bu yaratıkları yakalayabilir, yüz tuşlarına atayarak düşmanların zayıflıklarını hedef alabilecek element saldırılarıyla kullanabilir. Folklore, bazı eksikliklerine rağmen bugüne kadar benzeri yapılmamış son derece özgün bir deneyim sunuyor.
