Kış yavaşça yaklaşıyor ve battaniye altında bir film izlemek, kışın en keyifli aktivitelerinden biri. Bu anlar için en uygun filmler ise hiç kuşkusuz içimizi ısıtan romantik filmler. Rahatlatıcı romantik filmleri sevenler için pek çok seçenek olsa da, neden bir şansınızı romantik kore filmleri ile denemiyorsunuz?
Güney Kore, etkileyici hikayeleri ve yavaş yavaş gelişen aşklarıyla ünlü K-dramalarıyla bilinir. Ancak, kore filmleri romantik türünde uzun diziler kadar dikkat çekmese de, duygu dolu hikayeler sunar. Kısa sürede yoğun duygular yaşatan bu filmler, soğuk kış akşamlarında mükemmel bir seçimdir. İşte o filmlerden bazıları:
Bungee Jumping of Their Own
Güney Kore’nin en büyük aksiyon yıldızlarından biri olan Lee Byung-hun, aynı zamanda romantik rolleriyle de hayran bırakan bir aktör. 2001 yapımı Bungee Jumping of Their Own, farklı bir aşk hikayesiyle öne çıkan ve zamanında tartışmalara yol açmış bir film. Bu hikaye, “hayatımızdaki o özel kişi” konseptini derinlemesine işler.
Filmde, Lee Byung-hun ve Lee Eun-ju, üniversiteli gençler In-woo ve Tae-hee’yi canlandırıyor. İkilinin aşkı filizlenirken her şey yolunda gider, ancak bir araba kazası Tae-hee’nin ölümüne yol açar. Kalbi kırılan In-woo, hayatına devam eder ve 17 yıl sonra bir lise öğretmeni olarak karşımıza çıkar. Yeni öğrencisi Hyun-bin ile tanıştığında, bu gencin eski aşkı Tae-hee ile benzerlikleri dikkat çeker. Film, öz kabul, kendini keşfetme ve hayatta o tek kişiyi bulma fikirlerini işler.
Sweet & Sour
Netflix’in son yıllarda sunduğu romantik kore filmleri arasında yer alan Sweet & Sour, hem eğlenceli hem de düşündürücü bir romantik komedi. Da-eun (Chae Soo-bin) ve Hyuk (Jang Ki-yong), bir hastanede tanışıp yakınlaşır. Da-eun hemşiredir, Hyuk ise hastasıdır. Bu ilişki, Hyuk’un Seul’de bir iş kabul etmesiyle uzak mesafeye dönüşür.
Hyuk’un Incheon ve Seul arasında gidip gelmesi, ilişkilerini zorlamaya başlar. Film, yalnızca romantizm değil, aynı zamanda bireyin kendine ve partnerine olan duygusal ilgisizliği, çalışma kültürü ve uzak mesafe ilişkilerinin zorluklarını işler. Sweet & Sour, sonundaki sürpriz gelişmesiyle dikkat çeker. Pek çok izleyici, sonunun hayal kırıklığı yarattığını düşünse de, film gerçekçi olmayan mutlu sonlar yerine romantizmin bazen bu şekilde olabileceğini gösterir.
Always
Always, başrollerinde So Ji-sub ve Han Hyo-joo’nun yer aldığı ve 2010’ların başında popülerliğin zirvesine ulaşan bir melodramdır. So Ji-sub, sert görünüşlü eski boksör Cheol-min’i canlandırırken, Han Hyo-joo ise iyimser ve görme engelli Jung-hwa olarak karşımıza çıkıyor. İkilinin yolları, Cheol-min’in çalıştığı otopark görevlisi kulübesinde kesişir. Jung-hwa’nın kararlılığı, Cheol-min’in etrafına ördüğü duvarları yavaş yavaş kırar. Ancak bu aşk hikayesi, hem sıcak hem de soğuk dönemlerle doludur.
Bu romantik kore filmi, izleyicileri duygusal bir yolculuğa çıkaran her şeye sahip: nazik kalpli sert bir adam, planlarına rağmen hayattan vazgeçmeyen güzel bir kadın ve aralarındaki dokunaklı, kopmaz bağ. Always, melodramatik unsurlarıyla dikkat çeker ve bu, Güney Kore dramalarının alışılmış bir özelliğidir. Bu duygusal yoğunluğa kendinizi kaptırarak, filmi çok daha fazla takdir edebilirsiniz.
Moonlit Winter
Moonlit Winter, hayatın dönüm noktalarını ve yasak aşk temasını işleyen son derece dokunaklı bir dramadır. Yoon-hee (Kim Hee-ae), genç kızı Sae-bom (Sohye) ile Kore kırsalında sakin bir yaşam sürmektedir. Bir gün Sae-bom, annesine ait bir kutuda eski bir aşk mektubu bulur. Bu mektup, Japonya’da yaşayan Jun (Yuko Nakamura) adlı bir kadından gelmiştir. Annesinin yalnızlığını gören Sae-bom, onu Jun ile yeniden buluşturmak için bir plan yapar ve uzun zamandır gizli kalmış bir aşk hikayesini tekrar canlandırır.
Film, yalnızca Sae-bom’un annesine duyduğu şefkati ve olgunlaşma sürecini değil, aynı zamanda Yoon-hee’nin geçmişteki ilk aşkıyla buluşup kendini olduğu gibi kabul etme yolculuğunu da işler. Bu, Yoon-hee’ye hayatında yeni bir başlangıç yapma şansı tanır. Jun ile karşılaşması, onun daha cesur kararlar almasına ve mutluluğu için adım atmasına olanak sağlar. Moonlit Winter, yalnızca bir queer aşk hikayesi değil, aynı zamanda sevginin farklı boyutlarını ve kendini bulmayı anlatan bir eserdir.
Görsel açıdan etkileyici ve duygusal bir film arayanlar için Moonlit Winter, unutulmaz bir deneyim sunar. Romantik kore filmleri arasında yer alan bu yapım, izleyiciyi hem hüzünlü hem de umut dolu bir yolculuğa çıkarır.
Be With You
Bir başka So Ji-sub romantik filmi olan Be With You, 2018’in en popüler yapımlarından biridir. Bu başarı, ya So Ji-sub’un çekiciliği ya da başrol oyuncusu Son Ye-jin’in (Crash Landing on You) etkileyici performansından kaynaklanıyor olabilir. Film, aynı adlı Japon dramasının bir uyarlamasıdır ve yalnızca fragmanı bile duygusal bir fırtına yaratacak kadar etkileyicidir.
Film, genç yaşta eşini kaybeden Woo-jin’in hikayesini anlatır. Woo-jin, eşi Soo-ah’ın ölmeden önce yağmur mevsiminde geri döneceğine dair verdiği sözü tutup hayata mucizevi bir şekilde döndüğünü görür. Ancak Soo-ah geri döndüğünde hiçbir şey hatırlamamaktadır. Woo-jin, onunla olan aşkını yeniden canlandırmaya çalışır, geçmişte nasıl aşık olduklarını hatırlatır ve ikinci bir şans elde eder. Film, dokunaklı hikayesiyle izleyicilerin kalbine dokunur. London Korean Links’in dediği gibi, “Eğer bu muhteşem filmi izlerken gözyaşlarına boğulmazsanız, kalpsiz bir yaratık olmalısınız.”
Beauty Inside
Beauty Inside, beden değiştirme temasını alışılmışın ötesine taşıyan yenilikçi bir romantik dramadır. Başrollerinde K-drama yıldızı Park Seo-joon ve Always’den tanıdığımız Han Hyo-joo’nun yer aldığı bu film, her gün farklı bir bedende uyanan bir mobilya ustası olan Woo-jin’in hikayesini anlatır. Yaşı, cinsiyeti, ırkı ya da milliyeti değişse de Woo-jin’in kişiliği ve iç dünyası hep aynıdır.
Woo-jin, güzel Yi-soo’nun (Han Hyo-joo) çalıştığı bir mobilya mağazasını sık sık ziyaret etmeye başlar. Her gün onu görmeye gelir, ancak Yi-soo onun her seferinde aynı kişi olduğunu bilmez. Woo-jin bir gün yakışıklı bir adam (Park Seo-joon) olarak uyandığında, Yi-soo’yu bir randevuya davet etmeye karar verir. İkisi arasındaki ilişkinin nasıl şekillendiği, güzelliğin gerçekten içten mi geldiği sorusuna yanıt arayan izleyiciyi derinden etkiler.
Bu sıra dışı romantik drama, aynı adlı çevrimiçi bir sosyal seriden uyarlanmıştır ve hikayesiyle izleyenlere eşsiz bir deneyim sunar. Romantik Kore filmleri içinde kendine özgü yapısıyla dikkat çeken bu film, hayata ve aşka dair farklı bir bakış açısı sunuyor.
Failan
Failan, Choi Min-sik’in etkileyici kariyerinde önemli bir yer tutan, iç burkan bir romantik dramdır. Choi Min-sik, dünya çapında tanınmasını sağlayan Oldboy ile anılsa da, ondan önceki rolleri de bir o kadar dikkat çekicidir. Failan, onu bir aşk hikayesinde görmek isteyen izleyiciler için hem eğlenceli hem de hüzünlü bir deneyim sunar, ancak karakterinin bir gangster olması hikayeye sıra dışı bir dokunuş katar.
Filmde Choi Min-sik, Kang-jae adında, acımasız ve sorumsuz bir gangsteri canlandırır. İnsanlara karşı hiçbir empati göstermeyen Kang-jae, gerçek anlamda gangsterlik işlerine gelince de korkaktır. Öte yanda, Çinli bir kadın olan Failan (Cecilia Chung), Kore’ye gelir ve hayatta kalan akrabalarını aramaya başlar. Ancak ailesinin tamamen yok olduğunu öğrenir. Kore’de kalabilmek için Kang-jae ile kağıt üzerinde bir evlilik yapar, ancak ikili asla karşılaşmaz. Kang-jae’nin soğukluğu ile Failan’ın kış güneşini andıran sıcaklığı, birbirine zıt karakterlerini muhteşem bir şekilde yansıtır. Failan, Kang-jae’ye aşk mektupları yazar ama cesaret edip asla ona veremez. Kang-jae bu mektupları nihayet gördüğünde, Failan’ın sıcaklığı ve sevgisiyle değişimi kaçınılmaz hale gelir. Film, aşkın en umulmadık yerlerde bile filizlenebileceğini etkileyici bir şekilde anlatır.
3-Iron
3-Iron, ünlü Güney Koreli yönetmen Kim Ki-duk’un sinema dünyasına bıraktığı eşsiz mirasın bir parçasıdır. Kim Ki-duk’un, 2020’deki ölümünden önce çektiği filmler, farklı ve etkileyici temalarıyla hâlâ hatırlanıyor. Pietà ve Spring, Summer, Fall, Winter… and Spring gibi ikonik yapımları arasında yer alan bu romantik drama, dışlanmışlık, aile içi şiddet gibi sosyal temaları işlerken, aşkın en umulmadık ve trajik ortamlarda nasıl doğabileceğini de gözler önüne seriyor.
Film, Tae-suk (Jae Hee) adında, başkalarının evlerinde yaşayan bir göçebeyi konu alır. Evlerden hiçbir şey çalmaz; aksine, evlere bakım yapar. Tae-suk, boş olduğunu düşündüğü bir eve girdiğinde, evde yaşayan Sun-hwa (Lee Seung-yun) ile karşılaşır. Sun-hwa’nın kocası tarafından fiziksel şiddet gördüğüne tanık olan Tae-suk, adamı döver ve Sun-hwa ile birlikte kaçar. Film boyunca ikili çok az konuşur, ancak sessizliklerinde derin bir bağ oluşur. Tae-suk, neredeyse hayalet gibi bir varlık sergilerken, Sun-hwa ile olan ilişkisi, yalnız hissetmekte olanlara doluluk hissi sunar.
3-Iron, sadece bir aşk hikayesi değil, aynı zamanda toplumsal dışlanmışlık ve sessizlikteki güç üzerine dokunaklı bir dramdır. Romantik Kore filmleri arasında derin temalarıyla dikkat çeken bir yapım olarak öne çıkar.
Il Mare
Sandra Bullock ve Keanu Reeves’in başrollerini paylaştığı The Lake House filmini hatırlıyor musunuz? Göl kenarındaki bir evin posta kutusu aracılığıyla iletişim kuran iki insanın dokunaklı aşk hikayesi, aslında bir Güney Kore romantik filmi olan Il Mareden uyarlanmıştır. Başrollerde Lee Jung-jae (Squid Game) ve Jun Ji-hyun (Kingdom), birbirine zaman içinde bağlı iki aşığı canlandırıyor. Bu fantastik aşk hikayesi, zamana ve mekâna meydan okuyan bir temayla, sevginin her koşulda insanları birleştirebileceğini etkileyici bir şekilde vurguluyor.
Jun Ji-hyun, güzel bir sahil evi olan Il Mareden taşınmakta olan Eun-joo’yu canlandırıyor. Taşınırken, yeni gelen kişiden postalarını iletmesini rica eden bir Noel kartını posta kutusuna bırakıyor. Ancak bu kartı alan kişi, evin ilk sakini olan Sung-hyun’dur (Lee Jung-jae). İkili, yazışmaları ilerlettikçe iki yıl farkla aynı evde yaşadıklarını fark eder. Birbirlerine çeşitli kişisel zorlukları aşmada destek olurken, aralarındaki bağ derinleşir ve birbirlerine aşık olurlar.
Il Mare, duygu dolu hikayesi ve çarpıcı görselleriyle izleyicilere sıcak ve unutulmaz bir deneyim sunuyor. Zamana meydan okuyan bu romantik hikaye, sevgiyle bağlı iki insanın hayatlarına nasıl dokunabileceğini gösteriyor. Romantik Kore filmleri arasında zarifliği ve derinliğiyle öne çıkan bu yapım, huzurlu bir gece için mükemmel bir seçim.
My Sassy Girl
Güney Kore izleyicilerine My Sassy Girlden bahsedildiğinde, çoğu kişinin bu filmi ülkenin en ünlü romantik komedisi olarak kabul ettiğini görürsünüz. Başrollerini paylaşan oyuncuların zirvede olduğu bu yapım, sıra dışı mizahı, büyüleyici hikayesi ve romantik unsurlarıyla, pek çok filme ilham veren bir kalıp oluşturmuştur. Başrol erkek oyuncu Cha Tae-hyun, Güney Kore’nin tanınmış simalarından biridir—komedyen, oyuncu, şarkıcı ve reality şov yıldızı olarak halkın sevgisini kazanmıştır. Filmin diğer yıldızı, yani “Sassy Girl” ise, Il Mare ile de tanıdığımız Jun Ji-hyun, döneminin (ve günümüzün) en dikkat çekici aktrislerinden biridir.
Film, üniversite öğrencisi Kyun-woo (Cha Tae-hyun) ile başlar. Kyun-woo, bir akşam trenden düşmek üzere olan sarhoş bir kızı kurtarır. Film boyunca adı hiç belirtilmeyen bu karakter, sadece “Kız” olarak bilinir. O geceden sonra, Kyun-woo ve Kız arasında inişli çıkışlı bir ilişki başlar. Karakterlerin dinamik ve çalkantılı ilişkisi, onları birbirine daha da bağlar ve derin bir aşka dönüşür.
My Sassy Girl, pek çok izleyici tarafından favori romantik komedileri olarak ilan edilmiştir. Güney Kore’nin romantik Kore filmleri arasında ikonik bir yere sahip olan bu yapım, hem güldüren hem de duygusal anlamda etkileyen bir hikaye sunar. Eğer eğlenceli ve dokunaklı bir film arıyorsanız, My Sassy Girl kesinlikle izlenmesi gerekenler listenize eklenmeli!