Özet
- Yaoi alt türlerinden shonen-ai, cinsellik içermeyen, duygusal derinliğe sahip erkek ilişkilerini işler.
- Yaoi manhwa’lar, açık içeriklere odaklansalar da, karmaşık ve ilgi çekici hikâyeler sunar.
- Doğaüstü ya da okul hayatı gibi çeşitli yaoi alt türleri, geleneksel romantizmin ötesinde farklı anlatılar sunar.
Yaoi, sıklıkla BL (Boys Love – Erkekler Arası Aşk) olarak da anılır ve iki erkek arasındaki romantik ilişkilere odaklanan bir türdür. Diğer romantik türlerde olduğu gibi, yaoi de doğaüstü, okul hayatı ya da komedi gibi çeşitli alt türler içerir. Yaoi’nin bir alt dalı olan shonen-ai ise, aynı cinsiyetten erkek karakterler arasındaki cinsellik içermeyen ilişkilere odaklanır. Shonen-ai, tamamen yaoi kadar popüler olmasa da, bağ kurma ve duygusal yakınlığı merkeze alan güçlü hikâyeler sunar. Hatta bazıları romantizm yerine aksiyon veya gizem odaklı hikâyelerde yan unsur olarak yer alabilir.
Bazı en beğenilen yaoi eserleri aslında shonen-ai’dir; çünkü BL okurlarının hepsi sanıldığı gibi sadece erotik içerik aramaz. Seri katil komşulardan çocukluk aşkına dönüşen dostluklara kadar, yaoi’nin “masum küçük kardeşi” shonen-ai, türün tüm takipçilerine hitap edebilecek bir şey sunar.
20 Haziran 2025 – Güncelleme: Kesif Asya tarafından: Yaoi manhwa sayısı o kadar fazla ki, yeni bir şeyler bulmak gerçekten zor olabilir — özellikle de açık içeriklerle dolu olmayan hikâyeler arıyorsanız. Bu arayışı biraz kolaylaştırmak adına, listeye iki yeni öneri daha eklendi.
Lost in the Cloud
Lost in the Cloud harika bir hikâye olsa da, herkesin bir Boys’ Love (BL) manhwa’sından beklediği türde olmayabilir. Romantik ilişkiler ve platonik aşklar karakterlerin motivasyonlarında merkezi bir rol oynasa da, hikâye esas olarak psikolojik bir vaka çalışması gibi ilerler. İki ana karakter (Cirrus ve Skylar) da oldukça derinlemesine işlenir. İlk sezon, ağır temaları ve karakterler arasındaki çarpık güç dinamiği nedeniyle okuması zor olabilir; bu durum özellikle ana karakterlerden birini başta sevmesi zorlaştırır.
Başlarda travma teması fazlasıyla ön plandaymış gibi görünse de, Lost in the Cloud karakterlerini geliştirme ve davranışlarına dair sağlam bir bağlam sunma konusunda oldukça başarılı. Her ne kadar en iyi BL manhwa olmasa da, yaoi ilişkiler içeren en başarılı manhwa’lardan biri olarak öne çıkar.
No Love Zone
No Love Zone, stajyer ile yeni patronu arasında geçen klasik ofis romantizminin yaoi versiyonudur. Güç dengesinin bulunduğu her ilişki gibi, Eunkyum’un patronuyla olan ilişkisi de tartışmalı olabilir—özellikle de manhwa’nın zorlayıcı yakınlık temasını sık sık işlemesi nedeniyle.
Jihyuk’un geçmişteki derin bağları nedeniyle zaman zaman hem iş yerinde hem de yatakta küçük hesaplar peşinde koştuğu olur. Bu yönü onu zaman zaman itici kılsa da, sonunda gösterdiği kişisel gelişim onu bir ölçüde affedilebilir kılar.
Monstrous Heart
Jonathan, prestijli ve pahalı bir özel okul olan Augustine Akademisi’nde birinci sınıf öğrenci temsilcisidir. Ancak bu okul, canavarlarla doludur. Jonathan, mezuniyet sonrası insanlarla birlikte yaşamaya uyum sağlamaları amacıyla canavarlara yardımcı olması için seçilen özel birkaç insandan biridir. Derslerin ilk gününde, gizemli bir çocuk tarafından kaba bir şekilde uyandırılır. Bu çocukla daha sonra sınıfta tekrar karşılaşır. Adı Lucien’dir.
İkili, sırlar ve şiddetle dolu iki farklı dünyaya aittir; ancak hayatı biriyle paylaşmak, her şeyi biraz daha katlanılabilir kılar. Ya da gerçekten öyle mi? Monstrous Heart, Tapas platformunda okunabilir.
A Thousand Cranes
Yaoi manhwa’lar genellikle bitmek bilmeyen fanservis sahneleri ve buharlı anlarıyla tanınır. Ancak A Thousand Cranes, bu yerleşik algıyı derinlik ve incelikle örülmüş kurgusuyla altüst eder. Depresyonla mücadele eden Craig’in hayatı, adeta felç olmuş gibidir. Ancak bir suç mahalliyle ilgili kadersel bir karşılaşma, onu bir gangster ile daha da karmaşık bir durumun içine sürükler.
İronik bir şekilde, bu ölümcül karşılaşma, Craig’in hayatında nihayet bir kıvılcımın belirmesine yol açar. A Thousand Cranes, klişe bir gangster yaoi manhwa’sı değildir; zira hikâyesi, biri ruhsal hastalıklarla mücadele eden, diğeri ise şiddet dolu yaşamına rağmen umut saçan bir adamın bir araya gelişini incelikli bir biçimde işler.
Murderous Lewellyn’s Candlelit Dinner
Murderous Lewellyn’s Candlelit Dinner, tarihi bir arka planda geçen, gerilim dolu bir dramadır. Hikâye, teslim tarihi yaklaşan bir hayalet yazar olan Shavonne ve kasabaya yeni taşınan gizemli bir tip olan Lewellyn etrafında şekillenir. Shavonne bir süredir gece gündüz kapısına bırakılan ürkütücü notlar ve garip tıklamalarla karşılaşmaktadır. Ancak polise gittiğinde, bölgede bir seri katil dolaştığı için onu ciddiye almazlar.
Shavonne, çiğ soğan yemesiyle dikkat çeken Lewellyn ile tanıştığında işler planladığı gibi gitmez. Lewellyn, onu kendi dairesinde yemeğe davet eder. Shavonne, acaba yerel seri katille mi yüz yüze gelecektir?
Salt Friend
Thomas, kavga ettiği için okuldan uzaklaştırılmış bir serseridir; Zachary ise not ortalamasıyla sınıfın en başarılı öğrencisidir. Zachary, beden eğitimi dersinde Thomas’ı ağlarken yakaladığında, Thomas bu sırrın tüm okula yayılacağından korkar. Ertesi gün boyunca bu endişeyle boğuşan Thomas, Zachary’yi kandırmak ve bu durumu kimseye söylememesini sağlamak umuduyla ona baloncuklu çay (bubble tea) alıp yüzleşmeye karar verir. Ancak bu plan ters teper ve Thomas, kendini Zachary’nin ödevlerini yaparken bulur.
Zıt kutupların çekimi üzerine kurulu bu okul hayatı temalı romantik komedi-dram, kötü çocuk ile örnek öğrenciyi potansiyel birer romantik partner olarak sunar. Ancak Zachary’nin Thomas’la gerektiğinden fazla vakit geçirme nedeni, göründüğünden biraz daha karmaşıktır.
Between The Lines
Baek Dohu, üniversite öğrencisidir ve boş zamanlarında BL romanları yazar. En sevdiği karakter tipi ise sahtekar, manipülatif ve “çöp” adam arketipleridir. Nazik biri olarak tanıdığı Juheon’un aslında tam bir ukala olduğunu fark edince, Dohu onu yeni romanı için ilham kaynağı yapmaya takıntılı hâle gelir.
Juheon başlangıçta sorunlu bir karakter gibi görünse de, Dohu ile aralarındaki alışılmadık tanışıklık zamanla çok daha derin bir bağa dönüşür. Her ne kadar açık sahnelerle dolu bir yaoi manhwa olsa da, Between the Lines, temelde iki erkeğin yavaşça ve nazikçe âşık oluşunu anlatan sıcacık bir hikâyedir.
The Dangerous Convenience Store
Gece geç saatlerde karanlık bir mahallede çalışmak, Euijoon’u gangsterlerle başını belaya sokacak bir duruma sürükler. Ancak şansı, o gece Gunwoo ile karşılaşmasıyla değişir. Sert görünüşü ve baskın duruşuna rağmen, Gunwoo gangsterlerin cirit attığı bu tehlikeli bölgede Euijoon için bir tür sığınak hâline gelir — aralarında hem sıcak hem de tutkulu bir ilişki gelişmeye başlar.
The Dangerous Convenience Store, mafya temalı hikâyelerde sıkça rastlanan birçok trope’u barındırsa da, bazı noktalarda kendine özgü farklılıklar sunmayı başarır. İster Euijoon ve Gunwoo arasındaki esprili atışmalar ve kimya, ister ilişkilerinin yavaş ama derinlikli gelişimi olsun, manhwa etkileyici bir erkek erkeğe aşk hikâyesi için tüm doğru notalara basıyor.
Killer Crush
Taeman, kiralık bir katildir — hem de işinde oldukça iyidir. Dahyeok ise yakın zamanda romantik komedilerdeki başrol oyunculuğundan ayrılıp, ciddi bir oyuncu olarak kariyerine yön vermek isteyen bir aktördür. Oyunculuk yeteneğini geliştirmek ve rol yelpazesini genişletmek isteyen Dahyeok, ilham almak için Taeman’a yönelir. Ancak bu karşılıklı faydaya dayalı düzeni bozabilecek tek şey, ikisinden birinin diğerine âşık olmasıdır.
Killer Crush, tamamen farklı dünyalardan gelen iki insanın epik bir şey için bir araya geldiği aksiyon-komedi türünde bir yapımdır. Lezhin platformunda okunabilir.
Semantic Error
Semantic Error, klasik bir düşmandan âşığa dönüşen hikâyeyi, yaoi dokunuşuyla sunar. Sangwoo ve Jaeyoung başlangıçta hiç iyi anlaşamazlar; ancak bu sert başlangıç, zamanla sıcak ve içten bir aşka dönüşür. Tamamen zıt karakterlere sahip olmaları nedeniyle sık sık fikir ayrılıkları yaşasalar da, aralarındaki ilişki farklılıklarına rağmen yürümeyi başarır.
Manhwa’nın ismi bile oldukça anlamlıdır; çünkü Sangwoo’nun bilgisayar mühendisliği geçmişine gönderme yapar. Programlamada “semantic error” (anlamsal hata), kodun çalışmasına rağmen beklenen anlamı vermemesi durumudur. Sangwoo için Jaeyoung ile olan ilişkisi de tıpkı bir anlamsal hata gibidir — çünkü nadiren anlamlı gelse de, yine de işler.
Mission: Save the Hunter
Mission: Save the Hunter, Solo Leveling formülüne eğlenceli bir yaoi dokunuşu katan bir hikâye sunuyor. Manhwa, zindanların ortaya çıktığı ve özel güçlere sahip kişilerin bu zindanları temizleyerek felaketleri önlemek zorunda kaldığı bir dünyada geçiyor. Chaeyoon, özellikle zorlu bir zindanı temizlemede kilit rol oynayan son derece güçlü bir avcıdır; ancak bu deneyim ona travma sonrası stres bozukluğu (PTSD) bırakır. Bu yüzden, benzer yıkıcı görevler için çağrılmamak adına kendini gözlerden uzak tutar. Artık sıradan bir avcı gibi davranarak, zamanını hayatını kaybeden yoldaşlarının son dileklerini yerine getirmeye adar. Bu sırada başka güçlü bir avcı olan Jihan, Chaeyoon’a özel bir ilgi duyar ve onun maskesinin ardını görmeyi başarır.
Açık konuşmak gerekirse, Mission: Save the Hunter bir BL manhwa için oldukça karanlık bir konuya sahiptir. Bu karanlık atmosferin büyük kısmı, Chaeyoon’un travmatik geçmişi ve depresyonundan kaynaklanır. Her ne kadar ilişkileri oldukça karmaşıklaşsa da, Jihan ve Chaeyoon, eğlenceli bir çift oluşturur. Dahası, hikâye ciddi temalarını dengeleyen mizahi anlar da sunar.
Mission: Save the Hunter, oldukça yoğun cinsel sahneler içerse de, bu sahneler hikâyeye hemen dahil edilmez ve zamanla gelişir.
The Pizza Delivery Man and the Gold Palace
The Pizza Delivery Man and the Gold Palace, tipik yaoi manhwa’larında sıkça rastlanan cüretkâr sahneleri bir kenara bırakıp, daha derinlikli bir hikâyeye odaklanan bir başka yapımdır. Tamamen zıt geçmişlere sahip olmalarına rağmen, Woo-Wan ve Seo-An birbirlerinde bir tür sığınak bulur ve zamanla birbirlerine karşı savunmasız olmayı öğrenerek geçmiş yaralarını sarmaya başlarlar.
Ruh sağlığı sorunlarından geçmiş travmalara kadar pek çok hassas temaya değinen The Pizza Delivery Man and the Gold Palace, iki erkek arasında filizlenen bir ilişkiyi işlerken bu konuları büyük bir özenle ele alır. Manhwa, büyük ölçüde iki karakterin iç dünyası ve mücadelelerine odaklandığı için zaman zaman yavaş ilerleyen bir hikâye gibi hissettirse de, sonunda yaşanan birleşme kesinlikle beklemeye değerdir.
Uncanny Charm
Yoon Jae, yeni komşusuyla tanıştığında, her şey göründüğü gibi değildir. Taşınma kutularının arasında muska ile kaplanmış bir kutu vardır ve Yoon Jae bu kutunun yakınında düştüğünde garip şeyler olmaya başlar. Artık Yoon Jae, “ben senin kardeşinim” diyen sesler, uyku felci ve karanlık bir gölge tarafından rahatsız edilmektedir. Yeni komşusu, bu gizemli olaylara bir çözüm bulabilecek midir?
Uncanny Charm, üniversite çağındaki iki erkeğin karanlık ruhlarla baş ederken gelişen ilişkilerini konu alan doğaüstü bir dramadır. Lezhin platformunda okunabilir.
Salad Days/Pirouette Into My Heart
Shen, erkek bir balerin; Jinyi ise bir boksördür. İkili, 12 yaşındayken stüdyoları yan yana olduğu için tanışır ve aralarındaki büyük farklılıklara rağmen kısa sürede yakın arkadaş olurlar. Shen kırsal bir kasabadan gelirken, Jinyi varlıklı bir aileden gelmektedir. Bu farklı yaşam koşulları, her ikisini de kendi stüdyolarında dışlanmış hâle getirir. Neyse ki zor zamanlarda birbirlerine yaslanabilecekleri bir dostlukları vardır.
Salad Days (diğer adıyla Pirouette Into My Heart), Shen ve Jinyi’nin ergenlik dönemini ve kariyer yolculuklarını işlerken, ikilinin birbirini nasıl desteklediğini anlatan bir hikâyedir. Tapas platformunda okunabilir.
Our Sunny Days
Çoğu yaoi manhwa’nın aksine, Our Sunny Days beklentileri tersine çevirir ve sonuna kadar sıcacık, içten bir anlatım sunar. Çocuk bakımı temasına sahip olan bu manhwa, büyük ölçüde bekar bir babanın uzak bir köyde yeni bir hayata başlama sürecini ve orada tutkulu bir adamla yaşadığı beklenmedik karşılaşmayı konu alır.
Yaoi türü içerisinde çocuk bakımı teması oldukça nadir işlendiğinden, bu manhwa bu temayı hakkıyla ele alan sayılı eserlerden biridir. Sung Ho ve Haebom’un oyuncu ama nazik etkileşimi, okurları kendine çekmeye yeterken; ebeveynlik teması da hikâyeye fazladan bir sıcaklık katıyor.