in

Boğazın Kara Kartalları: Beşiktaş’ın Şanlı Tarihi

Beşiktaş Tsubasa

Harika futbol kulüplerinin tarihi, hem taraftarların hem de spor olaylarını analiz edenlerin her zaman yakın ilgisini çekmiştir. Pusulabet (futbol bahislerinde yüksek oranlar sunan bir bahis şirketidir) gibi şirketler, Beşiktaş Jimnastik Kulübü gibi devlere özel bir önem atfeder. Beşiktaş, sadece bir futbol kulübü değildir. O, Türk futbolunu ayakta tutan üç temel direkten biri, ülkenin tescil edilmiş en eski spor kulübü ve kalbi İstanbul’un aynı adı taşıyan semtiyle birlikte atan kültürel bir fenomendir. “Kara Kartallar”ın tarihi; gizlilik içinde yapılan jimnastik antrenmanlarından, efsanevi İnönü Stadı’nın kükremesinden, namağlup sezonlardan ve ulusun vicdanı haline gelen taraftar sesinden dokunmuş bir vakayinamedir.

Gölgelerde Doğuş: Jimnastikten Futbola (1903–1911)

Beşiktaş’ın tarihi bir futbol sahasında başlamadı. Mart 1903’te, Sultan II. Abdülhamid’in her türlü toplanmayı kesin olarak yasakladığı bir dönemde, Serencebey semtinde 22 genç, jimnastik, güreş ve halter yapmak için gizlice bir araya geliyordu. Kendilerine “Bereket Jimnastik Kulübü” adını vermişlerdi.

1908’deki Jön Türk Devrimi’nin ardından kısıtlamalar kalkınca, kulüp 26 Ocak 1911’de (bazı kaynaklara göre 13 Ocak 1910) “Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü” adıyla resmi olarak tescil edildi. Böylece Türkiye’nin ilk resmi tescilli spor kulübü oldu. Şehirde hızla popülerlik kazanan futbol, Şeref Bey’in çabalarıyla Ağustos 1911’de, iki yerel futbol takımını kulüp çatısı altına almasıyla bir şube olarak eklendi.

İlk Zaferler ve Efsanenin Doğuşu (1911–1958)

Futbol takımı kısa sürede adından söz ettirdi. 1924’te Beşiktaş ilk kez İstanbul Futbol Ligi’ni kazanarak şehirdeki statüsünü pekiştirdi. Ancak o dönemin en sembolik olayı bir kupa gününde değil, sıradan gibi görünen bir maç sırasında yaşandı.

19 Ocak 1941’de Beşiktaş, Şeref Stadı’nda Süleymaniye ile karşılaşıyordu. Siyah-beyazlılar o sezon ligi domine ediyordu ve bu maç da bir istisna değildi. Takım öndeydi ve ikinci yarıda hız kesmeden, hırsla atak yapmaya devam ediyordu. Tam o anda tribünlerden güçlü bir ses yükseldi. Bu, takımın durmak bilmeyen baskısına hayran kalan Mehmet Galin adında yerel bir balıkçıydı ve “Hadi Kara Kartallar, hücum edin!” diye bağırdı.

Bu tezahürat, takımın oyun tarzını mükemmel bir şekilde tanımlıyordu. Önce binlerce taraftar, ardından da gazeteciler bu sloganı hemen benimsedi. Beşiktaş o maçı 6-0 kazandı ve “Kara Kartallar” lakabı, kulüp kimliğinin ayrılmaz bir parçası olarak sonsuza dek yerleşti. Bu dönemde, kulüp tarihinin en büyük oyuncularından biri olan ve “Baba” olarak bilinen Hakkı Yeten parlıyordu.

Altın Çağ: Süleyman Seba ve Gordon Milne (1984–2000)

1959’da ulusal Süper Lig’in kurulmasının ardından Beşiktaş düzenli olarak en üst sıralar için mücadele etti, ancak gerçek altın çağ, 1984’te Süleyman Seba’nın başkanlık koltuğuna oturmasıyla başladı. Kulübün eski bir oyuncusu olan Seba, Beşiktaş’ı rekor bir süre olan 16 yıl boyunca yönetti ve mali zorluklar yaşayan bir takımdan baskın bir güce dönüştürdü.

Seba’nın kilit kararı, 1987’de İngiliz teknik direktör Gordon Milne’i göreve getirmek oldu. Milne, tarihe geçen disiplinli ve hücuma yönelik bir takım kurdu. Beşiktaş onun yönetiminde üst üste üç kez Türkiye şampiyonu oldu (1989/90, 1990/91, 1991/92). 1991/92 sezonu zirve noktasıydı: “Kara Kartallar” tüm lig maratonunu tek bir yenilgi bile almadan tamamladı; bu, Süper Lig’de başka kimsenin başaramadığı bir başarıydı.

O takımın sembolü, efsanevi “Metin-Ali-Feyyaz” (MAF) hücum üçlüsüydü: Metin Tekin, Ali Gültiken ve Feyyaz Uçar. 15 Ekim 1989’da Adana Demirspor’a karşı alınan 10-0’lık galibiyette atılan on golün tamamı bu üçlünün imzasıydı ve bu, lig tarihinin en farklı galibiyet rekoru olarak tarihe geçti. Seba’nın yönetimi sırasında kulüp 5 şampiyonluk, 4 Türkiye Kupası ve 5 Süper Kupa kazandı.

Yeni Binyıl: Zaferler ve Miras

Yüzyılda Beşiktaş şanlı geleneklerini sürdürdü. Kulüp, 100. yılını 2002/03 sezonunda Mircea Lucescu yönetiminde şampiyonlukla kutladı. 2008/09 sezonunda “Kartallar” çifte kupa (lig ve kupa zaferi) sevinci yaşadı, 2015/16 ve 2016/17 sezonlarında ise Şenol Güneş yönetiminde ligi domine etti.

En duygusal zaferlerden biri, 2020/21 sezonunda yaşandı; Beşiktaş’ı bir başka çifte kupaya, efsanevi eski oyuncularından Sergen Yalçın taşıdı.

“Çarşı”: Taraftardan Daha Fazlası

Beşiktaş’tan bahsedip de “Çarşı”dan bahsetmemek imkansızdır. Bu sadece bir taraftar grubu değil, sosyal bir harekettir. 1982’de kurulan ve adını Beşiktaş semtindeki merkez çarşıdan alan Çarşı, tüm dünyada tanınmaktadır.

Onların ünlü sloganı “Çarşı, her şeye karşı!” grubun düzen karşıtı, sol eğilimli ve anarşist duruşunu yansıtır. “Kapalı” tribünde yer alırlar ve sadece kulak tırmalayıcı destekleri ve inanılmaz koreografileriyle değil, aynı zamanda sık sık insan hakları ve adalet savunuculuğu yapan aktif sosyal ve politik duruşlarıyla da ünlüdürler.

Boğaz’daki Kale

Beşiktaş’ın evi kutsal bir yerdir. Boğaz kıyısında, Dolmabahçe Sarayı’na ve denize bakan nefes kesici bir manzaraya sahip efsanevi İnönü Stadı yıkıldı ve tam olarak aynı yere yeniden inşa edildi. 2016’da açılan yeni, ultra modern Vodafone Park (şimdiki adıyla Tüpraş Stadyumu), selefinin ruhunu ve inanılmaz akustiğini koruyarak dünyanın en güzel ve teknolojik stadyumlarından biri olarak kabul ediliyor.

Beşiktaş, 16 Süper Lig şampiyonluğu ve 11 Türkiye Kupası kazanmış zengin bir tarihe sahip bir kulüptür. Ancak rakamlar her şeyi anlatamaz. Bu, gizlilik içinde doğan, savaşlarda sertleşen ve futbolu kendini ifade etme biçimi olarak gören taraftarlar tarafından yüceltilen “Kara Kartallar”ın kulübüdür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Samsunspor Tsubasa

Trajediden Yeniden Doğuşa: Samsunspor’un Metanet Dolu Tarihi

Lisede Geçen En İyi 10 Korku Animesi

Linç Kültürü, Korku Animelerini Birer Birer Yok Ediyor