“Eski” kavramı görecelidir; ancak teknoloji ve animasyon tekniklerinin baş döndürücü hızda geliştiği bu çağda, on yılı aşkın süredir var olan yapımlar artık nostaljik kategoride değerlendiriliyor. Bu, söz konusu eski anime dizileri ve eski anime filmlerinin günümüz izleyicisi için değerini yitirdiği anlamına gelmez. Aksine, pek çok klasik anime yapımı hâlâ hikaye anlatımı, görsellik ve duygusal etki açısından modern yapımlara taş çıkartıyor.
İster anime dünyasına yeni adım atmış biri olun, ister klasik yapımları tekrar izlemek isteyen bir anime tutkunu, eski anime dizileri ve eski anime filmleri arasında yer alan 20 yıl ve öncesine ait seçkin eserleri keşfetmeye hazırsanız okumaya devam edin.
Eski Anime Filmleri
Vampire Hunter D (1985)

Bu anime filminde, dünyanın geri kalan son insanları için gelecek karanlıktır. İnsanlar devasa bir çorak arazide yaşamakta ve zamanlarının çoğunu acımasız vampirlerden ve diğer iblis benzeri varlıklardan kaçmakla geçirmektedir. “D” (Kaneto Shiozawa) olarak bilinen doğaüstü yeteneklere sahip bir kılıç ustası –ki kendisi de yarı vampirdir– bir köylü kızına yakın zamanda saldıran kötü kalpli Kont Magnus Lee’yi (Seizô Katô) bulup etkisiz hale getirmesi için insanlar tarafından işe alınır. D, mekanik atına binip Lee’nin sığınağına vardığında ise kanlı bir savaş başlar.
Gall Force: Eternal Story (1986)

İki gelişmiş uygarlık, humanoid uzaylılardan oluşan Paranoidler ve tamamı kadınlardan oluşan Solenoidler, yüzyıllardır süren amansız bir savaş içerisindedir. Solenoid filosu, Paranoidlerin saldırısından korumak için deneysel olarak terraform edilmiş bir gezegene yardıma gittiğinde, çatışmada hasar gören Star Leaf adlı bir Solenoid gemisi filodan ayrılır.
Gemide yalnızca yedi kadın hayatta kalmıştır: Eluza, geminin kaptanı; Rabby, kararlı ve hikâyenin ana karakterlerinden biri; Lufy, cesur ve asi pilot; Catty, gizemli bilim subayı; Pony, pembe saçlı, biraz saf teknoloji uzmanı; Patty, güvenilir bir mürettebat üyesi; ve Remy, sevimliliğiyle dikkat çeken karakter.
Savaştan kıl payı kurtulan Star Leaf mürettebatı, emirlerine sadık kalarak Chaos gezegenine gitmeye ve onu savunmaya karar verir. Ancak zamanla anlaşılıyor ki, Star Leaf aslında Paranoidlerin bir deneyinin parçasıdır. Sonunda, yapay bir cennet olarak tasarlanmış Chaos gezegenini, yalnızca Star Leaf’in kalan mürettebatı, Paranoid filosunun saldırısından ve Solenoid liderlerinin planlarından koruyabilir.
Wicked City (1987)

Yüzyıllardır insanlar ile şeytanların diyarı arasında bir antlaşma mevcuttur. Dünya ile, şeytani varlıkların yaşadığı paralel bir evren olan Kara Dünya arasında yapılan barış antlaşması sona yaklaşmaktadır. Yeni bir antlaşmanın sağlanması için önemli bir diplomatı korumakla görevlendirilen iki polis, Taki (insan bir erkek) ve Maki (kadın bir iblis), bu zorlu göreve atılır.
Ancak Kara Dünya’dan gelen radikal bir şeytan grubu, bu diplomatı öldürüp yeni antlaşmayı engellemek istemektedir. Dünyayı yıkımdan kurtarabilecek tek şey, bu iki polis arasında gelişen bağ olacaktır.
Akira (1988)

1988 yılında Japon hükümeti, çocuklar üzerinde yapılan ESP (ekstrasensör algı) deneylerinin kontrolden çıkması üzerine Tokyo’ya atom bombası atar. 2019 yılında, yani şehrin yok edilmesinden 31 yıl sonra, bir motosiklet çetesinin lideri olan Kaneda, en yakın arkadaşı Tetsuo’yu gizli bir hükümet projesinden kurtarmaya çalışır.
Kaneda bu süreçte hükümet karşıtı aktivistlerle, açgözlü politikacılarla, sorumsuz bilim insanlarıyla ve güçlü bir askeri liderle karşı karşıya gelir. Ancak Tetsuo’nun doğaüstü güçleri aniden ortaya çıktığında, olaylar kontrolden çıkar. Nihai savaş, Tokyo Olimpiyat Stadyumu’nda gerçekleşir ve yapılan deneylerin sırları bir bir açığa çıkar.
My Neighbor Totoro (1988)

Hayao Miyazaki’nin yönetmenliğini yaptığı bu övgüyle karşılanan animasyon filmi, okul çağındaki Satsuki ve küçük kardeşi Mei’nin, hasta annelerinin tedavi gördüğü hastaneye yakın olmak için babalarıyla birlikte eski bir kır evine taşınmalarını konu alır. Kız kardeşler yeni evlerini keşfederken, evde ve yakınlardaki ormanda yaşayan sevimli ruhlarla tanışır ve onlarla dost olurlar. Bu ruhların en dikkat çekeni ise, kocaman ve yumuşacık bir yaratık olan Totoro’dur.
Ninja Scroll (1993)

Animasyonu ve aksiyon sahneleriyle övgü toplayan Ninja Scroll, birçok kişi tarafından gelmiş geçmiş en etkili anime filmlerinden biri olarak kabul edilir. Akira ve Ghost in the Shell ile birlikte, Japonya dışında yetişkinlere yönelik animelerin popülerliğini artırmada büyük rol oynamıştır.
Film, Wachowski Kardeşler tarafından Matrix serisine ilham kaynaklarından biri olarak gösterilmiştir. Bu etki sonucunda yönetmen Yoshiaki Kawajiri, daha sonra The Animatrix adlı antoloji filminde iki bölümün yapımına da katkıda bulunmuştur.
Ghost in the Shell (1995)

Yıl 2029. Niihama Şehri, teknolojik olarak son derece gelişmiş bir metropole dönüşmüştür. Siber teknolojideki büyük ilerlemeler sayesinde, insanlar artık uzuvlarını robotik parçalarla değiştirebilmektedir. Dünya her zamankinden daha fazla birbiriyle bağlantılı hale gelmiş ve bu küreselleşme sonrası oluşan tehlikelerle mücadele etmek için şehrin Kamu Güvenliği 9. Birimi (Section 9) görevlendirilmiştir.
Bu birimin kararlı lideri Binbaşı Motoko Kusanagi, yalnızca “Kuklacı (Puppet Master)” adıyla bilinen gizemli bir hacker’ı içeren karmaşık bir davayı yönetmektedir. Kuklacı, kurbanlarının hafızasını silerek geride izler bırakmaktadır. Bu gelecekte birçok kişi gibi, onun da bedeni neredeyse tamamen robottan oluşur ve bu da ona inanılmaz bir güç kazandırır.
Motoko ve ekibi bu esrarengiz suçlunun izini sürerken, 6. Birim (Section 6) dâhil olmak üzere başka taraflar da devreye girer. Bu durum, Motoko’yu olayın karmaşık doğasıyla yüzleşmeye zorlar. Kendi varoluşunun anlamı gibi felsefi sorular üzerine düşünmeye başlayan Motoko, sonunda bu sorulara yanıt verebilecek tek kişinin Kuklacı’nın ta kendisi olduğunu fark eder.
Spirited Away (2001)

10 yaşındaki Chihiro (Daveigh Chase), ailesiyle birlikte Japon kırsalında yeni bir eve taşınır. Ormanlık bir yolda yanlış bir dönüş yaptıktan sonra, Chihiro ve ailesi terkedilmiş gibi görünen bir eğlence parkına rastlar. İçeride bir yiyecek tezgâhı bulurlar ve Chihiro’nun şaşkın bakışları arasında ailesi yemeye başlar—fakat kısa süre sonra domuzlara dönüşürler.
Bu doğaüstü dünyada mahsur kalan Chihiro, çeşitli garip varlıklarla tanışır ve ruhlara hizmet eden bir hamamda çalışmak zorunda kalır. Ailesine yeniden kavuşmayı umut ederek, sabırla bu gizemli dünyanın kurallarına uyum sağlamaya çalışır.
Eski Anime Dizileri
Astro Boy (1963)

Hikâye, insana özgü duygulara sahip bir android çocuk olan Astro Boy’un macerasını konu alır. Astro, kısa süre önce oğlunu (Tobio) kaybeden Umataro Tenma tarafından yaratılır. Ancak zamanla Tenma, Astro’nun gerçek oğlunun yerini dolduramadığını düşünür ve onu Hamegg adında birinin yönettiği bir robot sirkine satar.
Astro, burada köle gibi çalışmaya zorlanırken, sonunda Profesör Ochanomizu tarafından kurtarılır ve gerçek bir kahraman olma yolculuğuna başlar.
Speed Racer (1967)

Mach 5, insan eliyle yapılmış en hızlı ve en gelişmiş yarış arabalarından biridir. Birbirinden farklı teknolojik donanımlara ve güçlü bir motora sahip olan bu araç, ona karşı yarışmaya cesaret eden herkes için büyük bir meydan okumadır. Bu muazzam aracın sürücüsü ise, profesyonel yarış dünyasına adım atma hayali kuran genç Gou Mifune’dir.
Ancak Gou’nun bu tutkusu, Mach 5’in yaratıcısı ve aynı zamanda babası olan Daisuke Mifune tarafından desteklenmez. Babası, oğlunun yarış pistlerine adım atmasını istememektedir. Buna rağmen, Gou’nun sevgilisi Michi, küçük kardeşi Kurio ve Kurio’nun maymun dostu Sanpei, onun en büyük destekçileri olur. Gou, tarihin en büyük yarışçısı olma yolunda ilk adımlarını atar.
Fakat profesyonel yarışçı olmak, hayal ettiği kadar kolay değildir. Yolsuz iş adamlarının hileli planlarından tut, gizemli rakibi Racer X’e kadar birçok engelle karşılaşan Gou, bu zorlu yolda çok şey kanıtlamak zorundadır. Gerçek bir şampiyon olabilmesi için yalnızca hız değil, azim ve cesaret de gereklidir.
Space Battleship Yamato (1974-1975)

Yıl 2199. Dünya, Gamilas İmparatorluğu tarafından gerçekleştirilen acımasız bombardımanlar sonrası eski ihtişamının yalnızca bir gölgesine dönüşmüştür. Yüzey tamamen radyasyonla kaplandığı için insanlar yer altına sığınmak zorunda kalmıştır. Ancak ölümcül radyasyon, sığınan nüfusa adım adım yaklaşmakta ve insanlığın yok oluşuna yalnızca bir yıl kalmıştır. Zaman tükenmekte, umutlar ise hızla azalmaktadır.
Şu ana dek yapılan tüm kaçış ya da karşı saldırı girişimleri, uzaylı imparatorluk tarafından anında yok edilmiştir—ta ki bir gün, komşu bir galaksideki Iscandar gezegeninden gelen acil yardım sinyali, yok olmanın eşiğindeki Dünya’ya küçük bir umut ışığı sunana dek.
Dünya’nın Öz Savunma Kuvvetleri, bu umudu değerlendirmek için gizlice ışıktan hızlı hareket edebilen bir motor geliştirir. Yeni silahlarla donatılan ve korkusuz denizcilerden oluşan kararlı bir mürettebatla desteklenen, II. Dünya Savaşı’ndan kalma ünlü Yamato savaş gemisi, yeniden doğar: artık adı Uzay Savaş Gemisi Yamato’dur.
Yamato ve cesur mürettebatı, Dünya’yı ve insanlığı kurtarmak için yıldızlar arasında tehlikelerle dolu bir yolculuğa çıkar.
Mobile Suit Gundam (1979)

Evrensel Yüzyıl 0079 yılı. İnsanlık uzaya taşınmış ve “Side” olarak adlandırılan koloni kümelerinde yaşamaya başlamıştır. Bu kolonilerden biri, kendisini Zeon Prensliği olarak ilan eder ve Dünya’yı yöneten merkezi hükümet olan Dünya Federasyonu’na savaş açar. Zeon, “mobile suit” adı verilen güçlü humanoid robotları kullanarak kısa sürede üstünlük sağlar.
Savaşın dokuzuncu ayında, Dünya Federasyonu kendi güçlü mobile suit modeli olan Gundam’ı geliştirir. Ancak Gundam’ın bulunduğu koloni Zeon tarafından saldırıya uğradığında, 15 yaşındaki sivil bir genç olan Amuro Ray, bir anda kendini büyük bir savaşın ortasında bulur. Bu çatışma, onu Dünya’nın dört bir yanına ve uzayın derinliklerine sürükleyecek; onu Zeon’un efsanevi pilotu Char Aznable ile karşı karşıya getirecektir.
The Rose of Versailles (1979-1980)

Sınıf ayrımının derinleştiği ve yoksul halk arasındaki gerginliğin giderek arttığı bir dönemde, Avusturya İmparatorluğu, Prenses Marie Antoinette’i Fransa’ya, Veliaht Prens XVI. Louis ile evlendirilmek üzere gönderir. Bu siyasi evlilik, iki ülke arasındaki ittifakı güçlendirmek amacıyla düzenlenmiştir. Ancak geleceğin kraliçesi, kaderinin başkaları tarafından belirlenmesinden büyük bir rahatsızlık duyar.
Marie Antoinette Fransa’ya vardığında, Kraliyet Muhafızları Komutanı Oscar François de Jarjayes ile tanışır. Babasının bir erkek çocuk istemesi nedeniyle Oscar, erkek gibi yetiştirilmiş ve komutanlık unvanını devralması beklenmiştir. Hem erkekler hem kadınlar tarafından hayranlıkla karşılanan Oscar, yine de bir kadın olarak yaşama arzusunu içinde bastıramaz.
Oscar, şımarık ve genç kraliçeye gönülsüzce hizmet ederken, halkın artan yoksulluğu ve öfkesi göz ardı edilemeyecek boyutlara ulaşır—özellikle de Marie Antoinette servetini düşüncesizce harcadıkça.
Fist of the North Star (1987-1988)

Nükleer savaş, gezegeni mahvetmiş; bir zamanlar verimli olan toprakları, insanların hayatta kalmak için umutsuzca mücadele ettiği çorak ve yaşanmaz bir araziye dönüştürmüştür. Toplum çökmüştür ve sokaklara dehşet saçan motorcu çeteleri, süper güçlü mutantlar ve zalim diktatörler arasında kontrol savaşı başlamıştır.
Böylesine acımasız ve karanlık bir dünyada, medeniyeti eski haline getirebilecek tek kişi seçilmiş olandır. Hokuto Shinken dövüş tekniğinin ustası Kenshiro; öylesine acımasız ve güçlü bir savaş sanatı ki, tüm gücü yalnızca tek bir kişiye emanet edilebilir!
Legend of the Galactic Heroes (1988-1997)

İki yıldızlararası süper güç, Galaktik İmparatorluk ve Özgür Gezegenler İttifakı arasındaki 150 yıl süren çıkmaz, yeni bir liderler kuşağının ortaya çıkmasıyla sona erer: idealist bir askeri deha olan Reinhard von Lohengramm ve FPA’nın içine kapanık tarihçisi Yang Wenli.
Reinhard, çocukluk arkadaşı Siegfried Kircheis’in desteğiyle İmparatorluk’un saflarında yükselirken yalnızca savaşa değil, aynı zamanda çöküş sürecindeki Goldenbaum Hanedanı’nın kalıntılarına karşı da mücadele etmek zorundadır; hem kız kardeşini Kaiser’in elinden kurtarmak hem de insanlığı tek bir gerçek hükümdar altında birleştirmek için. Bu sırada galaksinin öbür ucunda, demokrasinin ateşli bir savunucusu olan Yang, FPA’nın zorluklarına rağmen inandığı değerleri korumak ve öğrencisi Julian Mintz’e otokrasinin bir çözüm olmadığını göstermek zorundadır.
Savaşın çok sayıdaki kaybı arasında ideolojiler çatışırken, bu iki strateji ustası kendi aralarındaki savaşın gerçek nedenini sorgulamak zorunda kalır.
Dragon Ball Z (1989-1996)

Goku, yeni oğlu Gohan ile birlikte geri dönmüştür. Her şey yavaş yavaş normale dönmeye başlamışken maceralar kaldığı yerden devam eder. Karşısına ister Freeza, Cell ya da Boo gibi düşmanlar çıksın, Goku her seferinde kendi liginde bir savaşçı olduğunu kanıtlar ve Saiyan ırkına ait olduğunu keşfeder. Yeni insanlarla tanışır, dostlar ve düşmanlar edinir, ama tüm bunların arasında bir aile yetiştirmeye ve her zamanki gibi neşeli, tasasız bir Saiyan olmaya da zaman bulur.
Yu Yu Hakusho (1990-1994)

On dört yaşındaki serseri Yuusuke Urameshi, günlerini okulu asarak ve etrafındaki yetişkinlere bela olarak geçirir. Sürekli rakibi Kazuma Kuwabara ile sokak kavgalarına karışır ve çocukluk arkadaşı Keiko Yukimura’yı küçümser. Alkolik annesinin yükünü taşırken kendinden nefretle dolu olan Yuusuke, bir anda verdiği cesur bir kararla her şeyini feda eder—hızla gelen bir arabanın önünden küçük bir çocuğu iterek kurtarır ve bu sırada hayatını kaybeder.
Ruh rehberi Botan devreye girer ve Yuusuke’ye ölümünün ardından çevresindekilerin tepkilerini gösterir; annesi, Keiko ve hatta Kuwabara’nın yaşadığı duygusal yıkım Yuusuke’yi derinden etkiler. Ölümünün kahramanca oluşu sayesinde, Ruhlar Dünyası hükümdarının oğlu Koenma’dan hayata geri dönme şansı elde eder.
Koenma, Yuusuke’yi “Ruh Dedektifi” olarak işe alır ve ona giderek zorlaşan doğaüstü olayları çözme görevini verir. Güzel Kurama ve saldırgan Hiei gibi iblislerle savaşırken aynı zamanda onlarla dostluk da kuran Yuusuke, dövüş becerilerini geliştirir ve daha da güçlenir. Ancak Yeraltı Dünyası’nda karanlık güçler harekete geçerken, Yuusuke kendisinin hep hafife aldığı her şeyi korumak için arkadaşlarıyla birlikte büyük bir mücadele verir.
Sailor Moon (1992-1997)

Usagi Tsukino, sürekli düşük notlar alan, sakar ve ağlak bir lise öğrencisidir. Ancak sıradan hayatı, alnında hilal bulunan bir kediyi tehlikeden kurtardığında tamamen değişir. Luna adındaki bu kedi, karşılaşmalarının tesadüf olmadığını söyler: Usagi, Dünya’yı korumakla görevli gezegen savaşçısı Sailor Moon olmaya yazgılıdır. Ona dönüşüm gücü veren özel bir broş verilir ve Usagi, kötü Kalbik Kraliçe Beryl’in gönderdiği enerji çalan canavarlara karşı şehri korumak zorundadır.
Ancak Usagi’nin mücadele ettiği şeyler sadece kötü güçler değildir. Ay Krallığı’nın kayıp prensesini, diğer Sailor Savaşçılarını ve efsanevi Gümüş Kristal’i de bulması gerekir—çünkü tüm gezegenin kaderi onun ellerindedir.
Neon Genesis Evangelion (1995-1996)

İkinci Patlama olarak bilinen yıkıcı olaydan on beş yıl sonra, dünya yeni bir tehditle karşı karşıyadır: Melekler adı verilen göksel canavarlar, Tokyo-3’e birer birer saldırmaya başlar. İnsanlık, en gelişmiş silahlarını ve askeri stratejilerini kullansa da Melekler’e karşı savunmasız kalır. İnsanlığın tek umudu, soğuk ve mesafeli Gendou Ikari’nin yönettiği gizemli NERV adlı örgüttedir. NERV, “Evangelion” adı verilen dev insansı robotları kullanarak Meleklerle savaşır. Bu robotlar, son teknoloji silahlarla ve mutlak terör alanı olarak bilinen koruyucu kalkanlarla donatılmıştır.
Yıllar önce babası tarafından terk edilen 14 yaşındaki Shinji Ikari, Tokyo-3’e geri çağrılır. Shinji, annesinin kaybı ve babasının duygusal ilgisizliğinin yarattığı travmalarla içsel bir savaş içindedir. Yeniden birine bağlanmaktan korkan Shinji’nin hayatı, 29 yaşındaki NERV subayı Misato Katsuragi ile tanışmasıyla değişir. Misato, ona ilk kez özgür ruhlu, anne şefkati gösteren biridir.
Yıkıcı bir Melek saldırısı Shinji’yi harekete geçmek zorunda bırakır ve Gendou, oğlunu Tokyo-3’e çağırmasının gerçek nedenini açıklar: Shinji, biyometrik olarak senkronize olabilen yeni Evangelion Birim-01’i verimli şekilde kullanabilecek tek kişidir. Evangelion pilotu olmanın getirdiği ağır psikolojik travmaya rağmen Shinji, Tokyo-3’ü Melek tehditlerine karşı savunur—babası Gendou’nun karanlık planlarından habersiz bir şekilde.
Rurouni Kenshin (1996-1998)

Himura Kenshin, karanlık bir geçmişe ve güneş gibi aydınlık bir mizaca sahip bir gezgindir. Ne bir rōnin ne de tam anlamıyla bir samuraydır; o, Meiji Restorasyonu sırasında olağanüstü yeteneklere sahip bir suikastçiydi ve savaşın kaderinin değiştiği noktada her şeyi geride bırakıp ortadan kaybolmuştur. Yolculukları onu Meiji döneminin 11. yılında Tokyo’ya getirir. Burada, her biri kendi sırrını taşıyan bir kadın Kendo ustası, eski bir hırsız, kavgacı bir adam ve bir doktorla arkadaş olur.
Birlikte, Kenshin’in geçmişinden gelen karanlık düşmanlarla yüzleşir ve onun kaçamadığı eski hayatıyla yeniden karşı karşıya gelirler.
Serial Experiments Lain (1998)

Hepimiz birbirimize bağlıyız… Etrafımızdaki dünya; insanların, dokunmanın ve kültürün var olduğu fiziksel bir gerçekliktir. Bir de bilgisayarların içinde yer alan, imgelerden, kişiliklerden, sanal deneyimlerden ve kendine özgü bir kültürden oluşan “bağlı” (wired) bir dünya vardır. Bir sınıf arkadaşının intiharından sonraki gün, 14 yaşındaki Lain, bu iki dünyanın aslında ne kadar iç içe geçtiğini fark eder—çünkü ölen kızdan bir e-posta alır: Sadece bedenimi terk ettim. Buradayım, hâlâ yaşıyorum…
Gerçek dünya ile bağlı dünya arasındaki sınır bulanıklaşmaya mı başladı?
Cowboy Bebop (1998)

Güneş sisteminde ödül avcılarının dolaştığı uzak bir geleceğe adım atın. Ödül avcısı ortaklar Spike ve Jet, hayatta kalmak için ödül parası kazanmaya çalıştıkları yolculuklara çıkarlar.
Bu yolculuklar sırasında birbirinden ilginç insanlarla karşılaşırlar. Güzel ama son derece parasız bir kumarbaz olan Faye, dahi bilgisayar korsanı Edward ve genetik olarak geliştirilmiş köpek Ein, acaba bu ekibe iyi bir katkı sağlayabilir mi?