Çin efsanevi filmler ürettikten ve Japon animeleri yerellikten çıkıp ana akıma geçtikten sonra, şimdi de Güney Kore’nin parlama vakti. BTS gibi büyük K-pop gruplarından Squid Game gibi dizilere ve Parasite gibi filmlere kadar Kore medyası bir süredir dünya çapında ilgi görüyor. Daha önce öyle çok kişinin görmüş olamayacağı yeni bir perspektif sunuyorlar.
Bu perspektif, Webtoons ve Tapas gibi web siteleri sayesinde uluslararası alanda da ilgi gören çizgi romanlarında veya manhwalarında da görülüyor. Hazır Cadılar Bayramı da yaklaşırken, okurlarımızın okuması gereken en iyi korku manhwalarını sizin için derledik.
Rotten
Foul Smell olarak da bilinen GOOD GUY’s Rotten, doğaüstü bir korku olduğu kadar da bir suç gizemi hikâyesidir. Memur Han’ın kötülüğün varlığını hisseden güçlü bir burnu vardır, Jaeshin ise ölü insanları görme yeteneğine sahiptir. Birlikte kayıp kişi vakalarını çözmekte başarılıdırlar, ancak özellikle kayıp bir kişinin peşindelerdir ki o da; kayıp arkadaşlarıdır.
İkilinin yolu soruşturmalarına yardımcı olacak bir dublör kadın Yuhyeon’a düşer. Ne var ki; üçlü kayıp arkadaşın bir yolsuzluk, suç ve acımasız bir kötülük ağına bağlandığını keşfeder. Karakterlerimiz, oradaki kokuya ya da ortama karşı koyamazlarsa, arkadaşları sonsuza dek kaybolabilir. Eşsiz bir hikâye ve dehşet verici manzaralarıyla isminin hakkını veren bir hikâye.
Surviving Romance
Lee Yone belki de en çok aşk ve kozmetik üzerine olan hikâyesi The Makeup Remover ile tanınıyor. Modern toplumu ve makyaj konusundaki takıntılarını yorumlayan bu seri günümüz dünyasını tasvir ediyor. Bu nedenle, romantizmi hayatta kalma korku hikâyesine dönüştüren bir isekai olan Surviving Romance’i de yayınladığını görmek şaşırtıcı. Her şey genç bir kızın kendini en sevdiği aşk romanının başrolü Chaerin’e dönüşüş halde bulmasıyla başlıyor.
Hayallerini gerçekleştirme şansıyla, karanlık “figüranları” görmezden gelir ve romanın mutlu sonuna odaklanır. Maalesef ki mutlu son gelmez. Hikâye zombilerin istilasıyla değişir ve her öldüğünde kendini romanın ilk gününün sabahında bulduğu bir zaman döngüsünde sıkışıp kalır. Şimdi hayatta kalmak için “figüranlarla” arkadaş olması ve onların hikâyelerini öğrenmesi gerekiyor. Böylece umarız ki karakterimiz döngüyü kırabilir ve yeni bir mutlu son yaratabilir.
DEEP
Bazı okuyucular, özellikle aşk ve isekai’den bıkmışlarsa, Surviving Romance‘in senaryosundaki ters köşeleri sevebilirler. Diğerleri ise TOWOO ve Tae Heon Kim’in DEEP’i gibi daha gizemli bir hikâyeyi tercih edebilir. DEEP, Pet Sematary ve Village of the Damned gibi klasik korku hikâyelerine daha çok benziyor, çünkü tehdit göründüğü gibi olmayan sevilen birinden geliyor.
Dev bir dalga Gwangan-li Plajı’na çarptığında, bir yığın insan cesedi kıyıya vurur. Kıyıdakiler, ilk başta ceset sanılır ama yıllar önce kaybolan insanlar oldukları ortaya çıkar. Hâlâ hayattadırlar ve bir gün dahi yaşlanmamışlardır. Yine de garip davranırlar, tuhaf bir şekilde hareket ederler ve denize doğru çekilirler. Kim ya da ne olurlarsa olsunlar, olayın sır perdesi okyanusun derinliklerinde bir yerlerde yatmaktadır.
Delusion
Jac-Ga Hong’un çizgi romanı zombilerden ve Derin öcülerden uzaklaşarak başka bir tehlikeye yöneliyor. Delusion serisi, Drakula’nın sanat temelli bir versiyonu gibi başladığı için tanıdık gelebilir. 1935 yılında geçen hikâyede sanatçı Iho Yun, soylu Jeonghwa Song tarafından portresini çizmesi için görevlendirilir. Kadın onlarca yıldır tek başına, toplumun geri kalanından izole bir şekilde yaşamaktadır. Bu yüzden Yun, yaşlı bir münzeviyi görmeyi beklemektedir.
Ne var ki, genç ve güzel bir kadın görür, ama Iho’dan kendisini yaşlıymış gibi resmetmesini isteyen bir kadın. Iho, sonrasında boya tüplerinin arasında resmi bitirmemesi için onu uyaran bir mektup bulur. Mektupta şunu anlatmaktadır; Madam Song’un yanında kalan kişi ya delirir ya da bir daha görülmez. Manhwa, Song’un ilginç geçmişini ve Yun’un giderek tuhaflaşan günlerini konu alan tüyler ürpertici bir hikâye anlatımı ve çarpıcı sanat eserleriyle giriyor.
Hive
Kyusam Kim’in Hive’ı üç bölüme ayrılmış 242 bölümden oluşan uzun bir seri. Bu sayıya (şu anda) çevrilmemiş yan bölümleri The Dog Man ve The Deadly Queen dahil değil. Bu da hikâyenin, özellikle de eski tarz anlayışıyla okuyucular tarafından ne kadar iyi benimsendiğini gösteriyor. Eun-Sung Lee iş için Seul’e gittiğinde şehrin dev böcekler tarafından istila edildiğini keşfeder.
Eğer böcekler insanları yakalayamasa bile mutasyona uğrayan enfeksiyonları hasta edecektir. Bu kaosu kendi çıkarları için kullanmak isteyen suç çeteleri de cabası. Hayatta kalan diğer insanları kurtarmak, ailesiyle yeniden bir araya gelmek ve onları güvenli bir yere götürmek Lee’ye kalmış. Her köşede tehditlerle karşılaşan Lee’nin yolculuğunun uzun ve tehlikeli olması hiç şaşırtıcı değil.
Distant Sky
Inwan Youn ve Seon-Hee Kim’in Distant Sky serisinde Seul harabeye dönüyor ama bu yıkımı açıklamak oldukça zor. Hanuel Kang sınıfta uyukluyordur ve uyandığında şehirden geriye kalan tek şeyin toz toprak olduğunu göreceğinden bihaberdir. Dev böcekler de diğer canavarlarla birlikte sürekli bir gece gökyüzünün altındaki gölgelerde gizlenmektedir.
Hanuel’in yanında sahip olduğu tek kişi Shin Heyool’dür. İkili kendi başlarına hayatta kalmayı öğrenmek ve Seul’ün nasıl düştüğünü keşfetmek zorundadır. Hive destansı uzunluğu ve aksiyonuyla öne çıkarken, Distant Sky gerçekçi diyalogları ve sayfalar boyunca iliklere kadar kendini hissettiren psikolojik ürpertisiyle karakter yaratıcılığı bakımından üstünlük sağlıyor.
Pigpen
En iyi ve en üretken manhwa korku yazarlarından biri Kim Carnby’dir. Shotgun Boy ve Sweet Home gibi eserleri, başrollerini tehlikeyle çevreleyen aile içi terör ve canavar tehditlerinin harmanlanmasıyla gerçekten kemik bir okuyucu kitlesi buldu. Bununla birlikte, Pigben serisinde yazarımız ana karakteri zombiler veya dev böcekler kadar etkili bir şekilde tuzağa düşüren bir gizem hikâyesini tercih ediyor.
Beomsik Cheon tarafından çizilen seride Jin-Hyeok Song, kim olduğunu ve oraya nasıl geldiğini hatırlayamadığı güzel bir adanın sahiline vurur. Yardım ararken, onu yanına almak isteyen bir aileyle karşılaşır. Ne var ki, kim olduğuna dair ipuçlarını ararken, ailenin kendi sırları olduğu ortaya çıkar. Karakterimiz, kaçamazsa ya da kısa sürede bir şeyleri çözemezse, ailenin dolaplarındaki bir başka iskelet haline gelecektir.
Bastard
Carnby daha önce kendi çalışmalarını çizmiş olsa da, en iyi çalışmalarından bazıları, tartışmasız türün tepesinde yer alanlar da dahil olmak üzere, diğer sanatçılarla işbirliği içinde yapılmıştır. Youngchan Hwan tarafından çizilen Bastard, ana karakterini içinden çıkılmaz bir duruma sokarak klasik korku akımını sürdürüyor. Hasta doğan, yapay bir kalp kapakçığı ve cam bir göze ihtiyaç duyan Jin, geçimini sağlamak için bekâr babası Dong-Soo’ya muhtaçtır.
Maalesef ki babası olacak pislik herif, genç kadınları hedef alan ve sık sık Jin’i maktullerden kurtulmasına yardım etmeye zorlayan bir seri katildir. Ne var ki babası, Jin’in hayatını kurtaran genç bir kızın peşine düştüğünde, Jin babasına düşman olmaya başlayacaktır. Jin her an kendini babasının bir sonraki kurbanı olarak bulabileceğinden, Bastard serisi içgüdüsel korkuyu psikolojik bir yazınsallıkla harmanlayarak heyecan verici bir okuma deneyimi sunar.