Manga, Manhwa ve Manhua dünyası son yıllarda iyice yaygınlaştı, bu da türlerin giderek çeşitlenmesini sağladı. Biz de bu yazıda, bu yılın en çok okunan yetişkin mangalarını bir araya getirdik.
Yetişkin içerikli manga ve manhwa’lara olan ilgi her geçen gün artıyor. En çok okunan, en çok konuşulan ya da belki de daha önce adını bile duymadığınız serileri bu listede bulacaksınız. Hikâyeler o kadar etkileyici ki, eminiz çoğu okuyucunun favori karakter listesini alt üst edecek. Hayal gücünü zorlayan kurgular, gerçek hayatta yaşanması imkânsız olaylar, intikam temalı hikâyeler ve yetişkin öğeler öne çıkıyor.
Tabii sadece bunlarla sınırlı değil. Farklı dünyalara açılan kapılar, unutulmaz maceralar ve aksiyonun tavan yaptığı yetişkin seriler de var. Okul ortamından fantastik evrenlere uzanan bu liste, hem görsel olarak hem de konu açısından dolu dolu. Keyifli bir okuma listesi arıyorsanız, burada size göre mutlaka bir şeyler bulacaksınız.
Kokou no Hito
Acı ve zorlu çabanın ardından insan, dünyanın zirvesine ulaşabilir. Daha önce kimsenin ayak basmadığı bir noktada durmak, tarifsiz bir başarı hissi verir. Mori Buntarou’nun antrenman yapma, çalışma ve yaşama amacı da tam olarak budur.
Onun zirveye yolculuğu, yeni bir liseye transfer olmasıyla başlar. Yalnız ve içine kapanık yapısına rağmen, sınıf arkadaşları onu okul binasına tırmanmaya ikna eder. Ne emniyet kemeri ne de tereddüt… Mori, zirveye ulaşmak için tırmanışa başlar. Geri dönüşün mümkün olmadığı noktayı geçtiğinde, karşısına korkutucu bir son engel çıkar: yatay bir çıkıntı. Adrenalin damarlarında hızla dolaşırken, Mori zirvedeki son tutamağa ulaşmak için sıçrar.
Oradan baktığında, normalde asla göremeyeceği bir şeyi görür—başka bir zirve, başka bir hedef. İçinde uyanan tutku ve hayata dair yeni bir amaçla Mori, kaya tırmanışının nefes kesici dünyasını keşfetmeye başlar.
Oyaji
Osaka’nın yoksul mahallelerinde yaşayan Kumada, eşi ve iki küçük çocuğuna göz kulak olur. İri yapılı, vücudu yara izleriyle kaplıdır; çok çalışır, sigara içer ve su içer gibi sake içer. Sert ve ürkütücü görünmesine rağmen az konuşur. Ancak Kumada, ailesini derinden sever ve bir emlak anlaşmasını kolaylaştırmak amacıyla bir yakuza klanının evini ateşe vermesi üzerine, onları korumak için hayatını tehlikeye atar.
Ailesini diri diri yakmaya kalkışanları öldürdüğü için hapse atılan Kumada, on beş yıl sonra serbest kalır ve ailesine kavuşur. Ancak onu sadece “kendilerini terk etmiş bir adam” olarak tanıyan çocuklarının güvensizliğiyle yüzleşmek zorundadır. Yine de, özellikle mahallenin sert çocukları tarafından sürekli ezilen oğlu başta olmak üzere, çocuklarının terbiyesi ve yetişmesinde yeniden söz sahibi olmaya kararlıdır.
Murasakiiro no Qualia
Zararsız görünen dış görünüşünün ardında Yukari Marii, derin ve karanlık bir sır saklar: Güzel mor gözleri, tüm canlıları birer robot olarak görmektedir. Başta bunu yalnızca tuhaf bir alışkanlık olarak değerlendiren arkadaşı Manabu “Gaku” Hatou, kısa süre içinde Yukari’nin sözlerinde düşündüğünden çok daha fazla gerçek payı olduğunu fark eder. Tuhaflıklarına rağmen, Yukari’nin minyon ve sevimli hâli Hatou’da onu koruma isteğini derinleştirir. Buna karşılık, Yukari ise Hatou’yu “üst düzeyde değiştirilebilir çok amaçlı bir robot” olarak görmektedir.
Ne var ki, Yukari’nin dünyaya karşı benzersiz bakış açısı, onu yalnız bir insana dönüştürmüştür. Bu durum, eski arkadaşı Nanami Tenjou’nun ona acımasızca davranmasına bile neden olmuştur. Yaşanan bir olayın ardından Hatou, yalnızca Yukari’nin değil, başka insanların da “Qualia” adı verilen bu özel görme yetisine sahip olduğunu öğrenir. Yukari, Qualia’lı çocuklar için kurulan bir kuruma alındığında, Hatou kendisini çıkış yolu bulmak zorunda olduğu bir komplonun içinde bulur.
Watashitachi no Shiawase na Jikan
Onlar, kendi sebepleri için ölmek istiyorlardı.
Juri Mutou, bir zamanlar ünlü bir piyanist olan fakat onu doğurduktan sonra kariyeri sona eren bir annenin kızıdır. Gençlik döneminde yaşadığı travmatik bir olayın ardından Juri, üç kez intihar girişiminde bulunmuş ve annesinden nefret etmeye başlamıştır. Karanlık geçmişinin gölgesinde yaşayan Juri’ye, ruhban sınıfından olan teyzesi Monica, idam cezasına çarptırılmış bir mahkûmu ziyaret etmesi için davette bulunur.
Yuu, üç kişiyi öldürmekten hüküm giymiş bir idam mahkûmudur ve hücresinde defalarca intihar etmeye kalkışmıştır. Monica’dan düzenli olarak mektuplar alır; Monica, ona yardım edebilmeyi umar, fakat Yuu bunu yalnızca bir acıma davranışı olarak görür. Yuu, mektupların kesilmesini istemek için Monica ile görüşmeye karar verdiğinde, orada Juri ile karşılaşır. Bu karşılaşma, her ikisinin de hayatını değiştirecek bir dönüm noktası olacaktır.
Otoyomegatari
19. yüzyılda, Orta Asya’da Hazar Denizi yakınlarındaki bir kabile kasabasında hayat, İpek Yolu’nun kenarında basit bir şekilde sürmektedir. Halk, uzun yıllardır olduğu gibi çeşitli gelenek ve göreneklere inanmaya devam eder. Amir Halgal, okçuluk, avcılık ve ata binme konularında yetenekli, güzel bir 20 yaşında genç kadındır. Uzak bir köyden, Karluk Eihon adında 12 yaşında yakışıklı bir çocukla görücü usulü evlilik yapmak üzere gelmiştir.
Büyük yaş farkı nedeniyle Amir ile Karluk arasındaki ilişki başlangıçta biraz gergin ve çekingen olur. Ancak günlük hayatta birlikte vakit geçirdikçe, aralarında sevgi ve saygıya dayalı duygular gelişir ve bu bağ zamanla güçlenir. Otoyomegatari, Amir ve Karluk’un günlük yaşamını ve karşılaştıkları zorlukları, aynı zamanda Orta Asya’daki diğer çiftlerin hikâyeleriyle birlikte, dönemin gelinlerine ait kültür ve gelenekleri göz alıcı bir şekilde tasvir eder.
Ran to Haiiro no Sekai
Büyücü olma yolunda ilerleyen küçük Ran Uruma, en sevdiği ayakkabı çiftini telaşla ararken hayli sinirlenir. Daha ilkokul çağında olmasına rağmen, o ayakkabılar ona yetişkin bir bedene dönüşme imkânı tanımaktadır. Ran, sihir açısından büyük bir potansiyele sahiptir ancak henüz bunu kontrol etmeyi öğrenememiştir. Bunu bilen canavar büyücü ağabeyi Jin, evi tamamen temizleyene kadar ayakkabıları saklar.
Ran’ın annesi Shizuka, yaşayan en güçlü büyücülerden biridir ve şehri korumak için evden uzakta yaşamak zorundadır. Ailenin ve tüm büyücülerin lideri olan Zen de sık sık iş seyahatine çıkar ve evin idaresini Jin’e bırakır. Ran, baş edilmesi epey zor bir çocuktur ve onun tüm yaramazlıklarını kontrol altında tutmak için tek bir çift göz asla yeterli olmaz. Kimsenin onu kısıtlamadığı zamanlarda elde ettiği özgürlükle, Ran büyülü yeteneklerini keşfederek kendisini pek çok büyüleyici maceranın içinde bulur.
Totsukuni no Shoujo
Bir zamanlar, bir ışık tanrısı ve bir de karanlık tanrısı varmış. Işık tanrısına bağlı olanlar mutluluk ve iyi talih içinde yaşarken, karanlık tanrısı insanlara oyunlar oynar, neşelerini çalardı. Efsaneye göre, ışık tanrısı onu cezalandırmak için bir canavara dönüştürmeye karar vermiş. Buna öfkelenen karanlık tanrısı ise aldığı cezayı bir lanete dönüştürerek başkalarına acı çektirmek için kullanmış. Bu eylemleri yüzünden “Dışarısı”na sürülmüş; o ve canavar çocukları sonsuza dek orada kalmak zorunda bırakılmış. “İçerisi”nden olanlar ise asla bir “Dışarılı” ile temas etmemelidir; aksi takdirde korkunç bir görünüme lanetlenirler.
İçerili olan küçük bir kız, Shiva, bir Dışarılı tarafından bulunur ve ona “Sensei” adını verir. Birbirlerine dokunamasalar da Sensei, Shiva’ya elinden geldiğince bakar ve ikisi birlikte nispeten huzurlu bir yaşam sürer. Ancak kısa süre içinde Shiva, yalnızca Dışarısı’ndan değil, kendi halkından da gelen bir tehlikeyle yüz yüze kalır.
Real
Lisede basketbol takımının eski kaptanı olan ve sonradan bir serseriye dönüşen Tomomi Nomiya, bir trafik kazasında genç bir kızın hayatını mahvetmenin suçluluğuyla ezildikten sonra okuldan ayrılmaya karar verir. Boş zamanını ona yardım etmeye adayan Tomomi, bu süreçte sağ bacağını kullanma yetisini kaybetmiş eski bir sprinter olan ve artık tekerlekli sandalye basketbolu oynayan Kiyoharu Togawa ile tanışır.
Kiyoharu’ya bire bir maçta meydan okuyan Tomomi, oyunu tamamen kaybeder. Ancak bu karşılaşmadan aldığı ilhamla, basketbola olan sevgisini kolayca öldüremeyeceğini anlar ve hem başkalarına yardımcı olmak hem de profesyonel bir oyuncu olma hedefiyle çalışmaya karar verir. Bu sırada, Tomomi’nin lisede takım kaptanlığı görevini devralan Hisanobu Takahashi bir kaza geçirir ve belden aşağısı kalıcı olarak felç olur. Real, engellerini ve içsel çatışmalarını aşarak hayallerine ulaşmaya çalışan bu üç gencin dokunaklı hikâyesini, onları bir araya getiren tutkuyu ateşleyen bir yolculukla birlikte anlatır.
Rikudou
Şiddet uygulayan babasının intiharının ardından, genç Riku Azami annesinin yanına taşınır. Ancak annesi, sert mizaçlı bir yakuza üyesiyle birlikte yaşamaktadır. Riku, annesinin sarhoş sevgilisini kızdırdığında, olay ölüm kalım mücadelesine dönüşür ve Riku, kendini savunmak için adamı öldürmek zorunda kalır.
Bu olayın ardından, bir dönem hem boksörlük hem de yakuza üyeliği yapmış olan Kyousuke Tokorozawa, Riku’nun dövüş yeteneğini fark eder ve onu boksa yönlendirir. Çocukluğunda gördüğü şiddet ve ölümle burun buruna gelmenin yarattığı travma, Riku’nun savaşma azmini daha da güçlendirir. Sert ve mesafeli duruşuna rağmen, uğruna mücadele edeceği birçok şey olduğunu keşfeder—bunların en önemlisi de çocukluk arkadaşı Yuki Naeshiro’dur.
Yıllar sonra, ünlü Baba Boks Salonu’nda geçirdiği yoğun antrenmanların ardından Riku’nun zirveye ulaşma isteği iyice alevlenir. Artık profesyonel bir boksör olan 18 yaşındaki Riku, saygın Oriental and Pacific Boxing Federation kemerini kazanıp ringlerin şampiyonu olmayı hedefler.
Shi ga Futari wo Wakatsu made
Haruka Touyama, olağanüstü bir gelecek görme yeteneğine sahip on iki yaşında bir kızdır. Ancak geleceği neredeyse kusursuz bir şekilde tahmin edebilmesi, onu bu gücünü kendi çıkarları için kullanmak isteyen açgözlü şirketlerin hedefi hâline getirmiştir. Ailesinden koparıldıktan sonra Haruka, yeteneğini kullanarak onu esaretinden kurtarabilecek birini arar ve gözlerini Tokyo’nun kalabalık sokaklarında ilerleyen kör bir adama çevirir. İlk bakışta garip bir seçim gibi görünse de Haruka’nın yetenekleri onu hiç yanıltmamıştır.
Adamın görme yetisi olmasa da, bastonundan bir kılıç çıkarıp şirketin kiralık adamlarını alt etmesi, dövüş yeteneklerini açıkça ortaya koyar. Sürekli peşinde olacaklarını bilen Haruka, bu gizemli kılıç ustasından onu koruması için yalvarır—“ölüm bizi ayırana dek.”
Kimi no Knife
Shiki Yukitaka, paraya şiddetle ihtiyaç duyan ancak uzun süreli vekil öğretmenlikten kazandığıyla geçinemeyen bir adamdır. Bir akşam içki içerken, güzel bir kadın ona, her suikast için 5 milyon yen ödemeye hazır olduğunu sorar. Shiki başta tereddüt etse de, hedeflerin gerçekten kötü insanlar olması şartıyla bunu yapabileceğini kabul eder. Kadın, ekibin diğer üyeleriyle tanıştırıp ilk hedeflerini gösterdiğinde, teklifin şaka olmadığını anlar. Şoför Yan da bu işi para için yapmaktadır. Shiki’nin diğer ortağı Kuzumi ise bir polistir; paraya pek ilgi göstermese de, derin bir öfke tarafından yönlendirildiği bellidir.
Shiki’nin ilk görevi planlandığı gibi gitmez. Hedeflerinin evinde, 10 yıldır kilit altında tutulan 18 yaşındaki kızı Itsuki’yi hesaba katmamışlardır. Itsuki, insanlara dokunduğunda zihinlerinden bilgi okuyabilen ürkütücü bir yeteneğe sahiptir. Onlara müttefik olmak istediğini söylese de, Shiki onun bakımından sorumlu tutulur. Polis cinayetlerini araştırmaya başlamışken, Itsuki’yi hayatta tutmak fazla mı tehlikelidir? Ve bu ekip, yüksek ücretli “adalet” cinayetlerine ne kadar daha devam edebilecektir?
6 no Trigger
Kiralık katil hikâyelerine farklı bir bakış açısı getiren bu anlatıda, “Tsubame” aslında dört farklı kişiden oluşuyor ve her biri öldürmenin bambaşka bir yolunu kullanıyor. Penguin, sessiz, küçük bir çocuk olmasına rağmen vahşi bir keskin nişancı yeteneğine sahip. Washi (Baykuş), omzuna monte edilmiş dev bir gatling silahıyla düşmanlarını “adalet” uğruna biçip geçen biri. Suzume, ikiz tabancaları ustalıkla kullanan sevimli bir kız. Ve elbette Tsubame’nin kendisi; devasa tüfekleri ve dövüş sanatlarını tercih eden usta bir savaşçı.
Dördü, üzerinde değiştirilebilen mekanik bir kola sahip. Bu kolun kontrolü değiştirildiğinde, diğerlerinden biri devreye girip kontrolü ele alabiliyor. Peki Tsubame neden böyle bir hale geldi? Bu mekanik kolun sırrı ne? Bunu öğrenmenin tek yolu, hikâyeyi okumaya devam etmek.
Subarashii Sekai
Yirmi üç yaşındaki Yuriko Togawa, altı ay önce üniversiteden ayrılmıştır. Geçmişte, sınıf arkadaşları onu güvenilir ve bağımsız biri olarak görse de, Yuriko kendini tam tersine, bağımlı biri olarak tanımlar. O, başkalarına bakmak değil; birinin kendi ihtiyaçlarını karşılamasını istemektedir. Bu nedenle, eski iş arkadaşı Horita Tomotsugu ile karşılaştığında, aralarında romantik bir şeyler başlayacağını umar.
Horita, bir zamanlar Yuriko ile birlikte grubunu kurup müzik dünyasına adım atma hayali kurmuştu. Ancak zaman geçtikçe gerçeğin ağırlığına yenik düşmüş ve bir ofis çalışanına dönüşmüştür. Yuriko ile karşılaşması, ona eskiden kurduğu hayali hatırlatır ve bunu onunla yeniden hayata geçirme isteği uyandırır. Farklı motivasyonlara sahip olsalar da Yuriko, yaşadıkları bir dizi olayın ardından Horita’ya yardımcı olmaya karar verir.
Yuriko ve Horita’nın hikâyesi, Subarashii Sekai’de yer alan etkileyici öykülerden yalnızca biridir. Bu hikâyenin etrafında, sıradan hayatın zorlu, acı verici ve gerçekçi mücadelelerini gözler önüne seren başka kısa öyküler de yer almaktadır.
Homunculus
Susumu Nakoshi, günlerini lüks bir birinci sınıf otel ile evsizlerle dolu bir park arasında geçiren orta yaşlı bir adamdır. Bir gün, tuhaf bir genç ona yaklaşır ve kafatasında delik açma işlemi olan “trepanasyon” deneyine katılacak gönüllüler aradığını söyler.
Bu gizemli kişi, Nakoshi’nin deney için mükemmel aday olduğunu iddia eder. Başta teklifi reddeden Nakoshi, arabasının çekilmesinin ardından fikrini değiştirir. 22 yaşındaki tıp öğrencisi Manabu Ito’nun kafatasına delik açmasına, karşılığında 700.000 yen almak şartıyla razı olur. İşlem sonrası ilk başta hiçbir değişiklik olmaz; Nakoshi tamamen normal görünür. Ancak bu durum kısa sürede değişir—Nakoshi, insanlarda “homunculus” adı verilen tuhaf varlıkları görmeye başlar.
Algısı tamamen bozulmuşken, Nakoshi bu homunculuslarla nasıl yüzleşecektir?
I Am a Hero
Özgüvensiz 35 yaşındaki Hideo Suzuki, kendi serisi düşük satışlar nedeniyle başarısız olunca, geçimini sağlamak için bir mangaka asistanı olarak çalışmak zorunda kalır. Halüsinasyonlarla boğuştuğu sıradan yaşamında, kız arkadaşıyla ilişkisinin pek de iyi olmadığını fark eder ve onun eski erkek arkadaşıyla aldattığından şüphelenir. Olası ilişkiyi yüzüne vurduktan sonra ise suçluluk hisseder ve özür dilemek için kız arkadaşının evine gitmeye karar verir.
Ancak bildiği dünya altüst olmak üzeredir. İlk başta pek bir şey değişmemiş gibi görünse de kısa süre içinde toplumun yaşayan bir kabusa dönüştüğünü fark eder. Etrafında olup bitenlerin dehşet verici gerçeği yavaş yavaş zihnine yerleşirken, Hideo artık geri dönüşü olmayan bir kâbusun içine sürüklenir.
Himizu
Japonya’da her gün, çeşitli nedenlerle 2.500 kişi hayatını kaybediyor. Peki, bu ölenlerden biri olacağınızı düşünüyor musunuz? Tabii ki hayır. Peki, piyangoyu kazanacağınızı? Hepimiz öyle olmasını isteriz. Ama Sumida farklıdır. Onun tek istediği, hayatın olduğu gibi devam etmesidir; normal bir yaşam sürmek, normal bir iş bulmak, normal çocuklara sahip olmak… Ne şanslı ne de şanssız biri olmak, sıradanlığın içinde huzur bulmak. Ona göre bu şekilde düşünmeyen herkes aptaldır; hayatı, asla tırmanamayacakları bir dağa tırmanmaya çalışarak geçmeye, daha iyi olmasını dileyerek umutsuzluk içinde ölmeye mahkûmdur.
Annesi babasını evden kovup sokağa attığında, bununla başa çıkabileceğini düşünür. Annesi, sevgilisiyle yaşamak için onu terk ettiğinde, elinden gelenin en iyisini yapar. Artık ortalama biri olmadığını fark ettiğinde, hayatını anlamlı kılmak için bildiği tek yola sarılır. Zihninin derinliklerindeki karanlık sesler ona fısıldadığında ise, onları elinden geldiğince görmezden gelmeye çalışır.
Angel Densetsu
Hekikuu Lisesi’nde Seiichirou Kitano’nun adını fısıldamak bile herhangi bir öğrencinin tüylerini ürpertmeye yeter. Korkutucu görünüşü, en sert adamları bile çığlık attırır; bu yetmezmiş gibi, kavgada son derece acımasız olduğu da bilinir. Söylentilere göre, bir günde okulun en belalı öğrencisini alt edip yeni “koruyucu” unvanını kazanmıştır. Artık bütün okul onun insafına kalmıştır ve ona meydan okumaya kalkışan herkes, sonunu göze almalıdır… en azından hikâyeler böyle anlatır.
Gerçekte ise Seiichirou hakkındaki tüm korkunç dedikodular yanlış anlaşılmalardan ibarettir. Şeytani yüz hatları yüzünden çoğu kişi onun en kötüsünü varsayar. Oysa o, başkalarına yardım etmek için çabalayan iyi kalpli bir gençtir. Ancak iyi niyetli davranışları neredeyse her zaman komik bir şekilde yanlış anlaşılır—tıpkı “koruyucu” unvanını aldığı olayda olduğu gibi.
Seiichirou, söylentilerin çizdiği “iblis” imajını yıkmak için defalarca çabalasa da başarısız olur. Bir gün, korkutucu dış görünüşünün ötesine bakıp onu gerçekte olduğu gibi görecek dostlara sahip olmayı umut eder—yani bir meleğe.
All You Need Is Kill
“Mimic” olarak bilinen garip yaratıklar Dünya’yı istila etmiş, insanlığı hayatta kalma savaşı vermeye zorlayan küresel bir savaş başlatmıştır. Buna karşılık olarak insanlık, bu yeni tehdidi ortadan kaldırmak amacıyla Birleşik Savunma Gücü adında ortak bir örgüt kurar. Giderek büyüyen Mimic tehlikesini yok etmeye adanmış askerler, düşmanlarına karşı üstünlük sağlamak için özel dış iskelet savaş kıyafetleri giyerek cepheye sürülür.
Yeni asker Keiji Kiriya, ilk görevlendirmesinin hemen ardından öldürülür. Ancak şok edici bir şekilde, birliğinin Mimic istilasına gönderilmesinden tam bir gün önce uyanır. Aynı olayı tekrar yaşayınca, ölümünün tetiklediği bir zaman döngüsüne sıkıştığını anlar. Savaştığı günü yüzlerce kez yeniden yaşarken, bu tuhaf fenomen hakkında öğrendiklerini kullanmaya başlar; gücünü artırır, becerilerini geliştirir. Ta ki, bir kez daha ölümle yüz yüze geldiğinde, kaderini değiştirmeye hazır olana dek.
Holyland
Toplumda kendine bir yer bulamayan, ruhu yaralı Yuu Kamishiro, okulda arkadaşlarının sürekli zorbalığına maruz kalır ve hiçbir yere ait olmadığını hisseder. Çaresizlik içinde okula gitmeyi bırakır ve kendisini kabul edecek güvenli bir liman bulma umuduyla gece sokaklarına adım atar.
Sokaklarda dolaşırken, toplumda yer edinmenin ve kabul görmenin yolunu şiddet ve gevşek yasaların hüküm sürdüğü dünyada bulabileceğine inanmaya başlar. Kendini koruyacak güce erişmek için yumruklarını kullanmaya karar verir; tek bir boks yumruğunu kusursuzlaştırmak için yoğun bir şekilde çalışır. Yumruklarını iyice geliştirdikten sonra yeniden sokaklara çıkar, karşısına çıkan serserilere karşı kendini savunur. “Serseri Avcısı” olarak ün kazandığında, bu isim onu dövüşmek isteyen her türden insanın hedefi hâline getirir.
Kavga üstüne kavga eden Yuu, sokakların karanlık ve çarpık düzeninde kendi yerini bulmaya çalışırken, içinde kabaran karanlıkla da savaşır. Ne kadar güçlenirse, “kutsal toprak” dediği hedefine o kadar yaklaşır.
Wolfsmund
Wolfsmund, 14. yüzyılın başlarında Avrupa’da (İsviçre) geçen karanlık bir tarihi mangadır. Hikâye, St. Gotthard Geçidi’nde yer alan ve sadist bir zorbanın yönettiği aynı adlı kale etrafında döner. Her bölüm, geçidi bir şekilde geçmek zorunda kalan ve bu zorba tarafından sorguya çekilen karakterlerin hikâyesini anlatır.
Bu mangayı diğerlerinden ayıran en önemli özellik, kahramanlarımız için mutlu sonların neredeyse hiç olmamasıdır. Yazar, Orta Çağ’ın ne kadar acımasız ve insanlıktan uzak olduğunu göstermek için hiçbir detayı sakınmaz.
Gunka no Baltzar
Top sesleri arasında kazanılan zafer, barışın ise yalnızca bir sonraki savaşa hazırlanma dönemi olduğu bir dünyada, asker Baltzar hızla rütbe atlayan yetenekli bir subaydır. Ancak kariyeri, komşu ve müttefik bir ülkenin askeri okuluna danışman olarak atanmasıyla beklenmedik bir yöne sapar.
Burada onu; sınırlı askerî güç, eğitimsiz öğrenciler ve ateşli silahlara karşı çıkan bir sivil halk beklemektedir. Binbaşı Baltzar, hem askerlerin hem de sivillerin güvenini kazanmayı başarabilecek midir?
Sizler için bu yetişkin mangaları önerdik, okuyucularımıza sizler de yorumlarda önerebilirsiniz!
