Animeler aksiyon dolu sahneler ve doruk noktasında kesilmiş sahneleriyle ünlü olsa da öne çıkan başka bir şey daha var, anime yemekleri. Ghibli Stüdyo’nun yaptığı Shokugeki No Souma animesindeki bu yemekler kendi janrasına sahip olacak seviyeye geldi.
Anime serileri Japon kültürünü ana akıma sokup batılıların önüne koymakta da çok başarılı oldu. Mavera odaklı aksiyon dolu bir anime bile olsa yemekler ön plana çıkabiliyor. Örneğin Naruto animesinden ramen, Yuri!!! On Ice animesinden Katsudon. Ama bu normal olması gereken yemekleri bu kadar güzel gösteren şey aslında ne? Bu yemeklerin ardındaki inanılmaz görüntü çalışması ve sembolizm sayesinde seyirciler yemeğin büyüsüne kapılmadan edemiyor.
İnanılmaz Detaylı Animasyonlar
Sıcacık bir Ramenden yükselen buhar veya parlayan bir Omuraisu görüntüsü… Japonlar bu gibi sahneleri kullanarak seyircilere anı yaşatmayı çok iyi başarıyorlar. Batı türündeki animasyonlar gibi farklı tür içeriklerde yemek arka planda kalmakta olduğundan daha az detaylı yapılırdı. Japon animasyonlarında ise arka planda olmaktansa yemek, direkt olarak bir kamera açısının ana karakteri oluyor.
Yemeğin neden bu kadar iyi gözüktüğünün bir başka sebebi de, yemeğe vurgu yapılması. Yemek bu kadar iyi gözüküyor çünkü, animatörler yemeği istedikleri gibi değiştirip mükemmele yakın bir görüntü alabiliyorlar. Ayrıca, yemeğin görünüşünü genelde bir izleyicinin aklında canlanacak en iyi yemek gibi anime ederek sunuyorlar.
Yemeğin Duygusal Etkisi
Animelerde pek çok duygu durumuna yer veriliyor. Bazı sahnelerde göz yaşlarımızı zor tutarken bazı sahnelerde aksiyonun içinde nefesimizi tutarken buluyoruz kendimizi. Yemek de bunlara benzer şekilde ele alınıyor. Seyircilerin bu yemeklerin lezzetli olduğunu düşünmesinin bir diğer sebebi de yemekle kurdukları duygusal bağ. Mochi’nin seyircilerin karşısında duruşu veya bir bifteğin çıkardığı duman seyircilere bir duygu aktarmakta başarılı oluyor.
Ayrıca, animede yemek yapma süreci de farklı bir şekilde ele alınıyor. Normalin aksine, animelerde sıradan bir günlük yemeğin yapılışı dahi romantize edilip hikayeye dahil ediliyor. Ghibli stüdyo bu yemeklerle kurulan bağı çok iyi yakalıyor. Mesela Laputa: Gökteki Kale’deki ekmek üstü yumurta, 2 malzemeden oluşan bir yemeğin dahi ne kadar ikonik hale gelebileceğini kanıtlıyor.
Washoku – Japon Yemek Kültürü
Animelerde yemeklerin bu kadar ön planda olmasının sebebi insanların keyifleri böyle istedi diye değil. Asıl sebep “Washoku” adındaki bir terimden geliyor. Bu terim Japon Yemek Kültürü’nü ve yemeğin nasıl yapıldığını ve yendiğini açıklamakta kullanılıyor. Bu Washoku’nun içerisinde belirtilen prensipler senelerdir korunuyor ve 21.yy’da dahi insanların yemek kültürünü oluşturuyor.
Yemeğin Japonların toplumundaki yeri düşünülürse bu ülkenin ürettiği içerikte yemek görmemiz çok normal. Geleneksel yemekler festivallerin dahi vazgeçilmesi olduğundan dolayı, Japonların kültüründe yemek, çok büyük yere sahip. Japonya, mevsimi gelen meyveleri de mevsim mevsim kutluyor.
Yemek ve Din
Washoku konseptinden de görebileceğimiz üzere, yemekler Japonların kültüründe çok büyük öneme sahip. Bu sebepten ötürü de animatörler yemeklerin bulunduğu sahnelere ekstra dikkat ediyorlar. Fakat, Japonların yemeklere bu kadar dikkat etmesinin bir başka sebebi de dinleri. Ülkenin çoğunluğu “Şintoizm” adındaki, canlı cansız her şeyin arasında yaşayan ruhlara tapılan bir dine inanıyor. Ve bu dinde o ruhlara ibadet etmek için ise yemekler sunuluyor.
Yemeğe aktarılan bu kadar dini önemin yanında, animede yemeğin bu kadar değer görmesi şaşırılacak bir şey olmuyor. Bütün saydıklarımızı bir araya getirirsek eğer, yemekler Japonların kültüründe çok büyük yer oynadığından dolayı animede de aynı seviyede değer görüyor diyebiliriz.