jekiyim
Reenkarnasyon, yeniden dirilme ve insan ruhunun varlığına dair göndermeler bulunan Attack on Titan’da; aynı zamanda Eldialıların bir tür ahiret yaşamına ve reenkarnasyona tanıklık ettikleri ima edilir.
Ölümden sonraki yaşam; yani ahiret kavramının veya ruhun varlığının birçok animede yeri olduğu aşikardır. Attack on Titan’da da durum aynıdır ancak nispeten farklı bir yaklaşım sergilenir. Örneğin; Naruto’da Sakumo Hatake’nin, oğlu Kakashi Hatake’yi görmek için sözde araf gibi bir pozisyonda beklemesi; Bleach’teki Soul Society’de, karakterlerin öbür dünyayı doğrudan keşfetmesi gibi, bazı animeler aslında bu konulara muallak bir tavırla yaklaşır. Ancak Attack on Titan ise daha çok gerçeğe dayalı bir yaklaşım benimser. Ölüm, anime dünyasında oldukça yaygın bir tema olduğu için, özellikle inanç ve ahiret olgusunun sadece seyirciler tarafından değil, karakterler tarafından da ele alınması içeriği daha realistik ve mantıklı kılıyor.
Attack on Titan’daki inanç ve ahiret kavramı, diğer animelere kıyasla dünyamızdaki inanç yaklaşımıyla çok daha uyuşur. Duvarlar Tapınağı gibi oluşumlarda duvarlara sembolist bir yaklaşım sergileyip ilahi bir fener olarak gören ve hatta tapan dini gruplar vardır. Bazı karakterler ise ahirette savaşçı yoldaşlarıyla tekrar karşılaşacağına inanır. Bunun olduğu gösterilir de. Bununla birlikte, Eldialılarlın yüzleştiği bazı doğaüstü olaylar neticesinde özellikle kendi ırkları için gerçekten de ahiretin varlığına inanırlar.
Hange Zoe’nin İzciler Alayı’ndaki Dostları İle Buluşması
Attack on Titan’daki ahiret teorisine önemli bir kanıt olarak, Hange Duvar Titanları’yla yüzleşip öldürüldükten sonra vuku bulan sahnedir. Tam anlamıyla yerle bir olmuş savaş alanından, çatışma sırasında öldürülen diğer kişilerin ruhlarıyla çevrili hoş, mavi bir gökyüzünde buluşur. Erwin Smith ile konuşur ve uçağı kullanarak kaçan yoldaşlarının güvenliği için endişe içindedir, ancak ona başarılı bir şekilde kaçtıklarını söyleyen Erwin olur. Ardından uçağın gökyüzünde süzüldüğünü görür. Bu sahnede Hange’nin ölüme yakın olduğu bir anda gördüğünü düşünenler de vardır. Bilakis açıkça Hange ölmüş ve ahiretteki arkadaşlarının ruhlarıyla birlikte yaşayan yoldaşlarını son bir kez gördükleri açıkça belli olur o sahnede.
The Path’ın Ruhsal Bağlantısı Ve Reenkarnasyonu
Karakterlerdeki genel olarak bulunan, ahiret ve ruhun varlığına olan inancı sebebiyle göz ardı edilebilecek bir başka konu da reenkarnasyonun bulunmasıdır. AoT günümüz dünyasındaki Hinduizm, Budizm vs. dini inanışların ele aldığı veya “Tenasüh” olarak bilinen reenkarnasyon/ruh göçü durumunu bir nebze farklı ele alır. Bir Titan Taşıyıcısı taşıdığı titanın güçlerini otomatik olarak kendisini yiyen kişiye miras bırakır. Dolayısıyla titanın ruhu başka bir taşıyıcıya reenkarne edilir. Bu da aslında Eldia ırkının bireylerine özgü, yine üyeler arasında tekil bağlantı ile oluşabilecek bir reenkarne şeklidir. AoT evreninde diğer ırklardan farklı olarak -en azından seride gösterilenlere göre- Eldianlar, tek bir bilinç yeri olan The Path aracılığıyla birbirine bağlanır.
Eldianlar, aralarındaki manevi bağları nedeniyle Titan Taşıyıcısı’nın gücünü The Paths aracılığıyla doğaüstü bir şekilde yeni doğmuş bir bebeğe aktarabiliyorlarsa demek ki, Eldianların aslında bedenini taşıyan bir ruhlarının olmaması pek makul bir görüş değildir. Ruh fikri, bazen bilincin arkasındaki mantık olarak adlandırılan, insan formunun içindeki ruhsal varlıktır. Bu ruhsal varlıklar Eldianların The Path’ın gücüyle nesillerce titan güçlerinin taşımasında ve aktarılmasında rol oynar. Ayrıca ortak manevi bir bağ sağlar. Bu yönüyle de The Path, Budizm’deki Nirvana inancına benzer bir yapıdadır. Budizm’de reenkarnasyon fikrine inanılır. Budist inanç ve idealleri birçok anime serisine fikir babalığı yapmış ve ilham kaynağı olmuştur. AoT’ta da bu benzer durum Eldianların, The Paths’a öldüklerinde değil, Titan’ın yeniden doğuş döngüsü yani reenkarnesi sona erdiğinde gittikleri anlamına gelir. Ondan önce, Titan Taşıyıcılarının güçleri vesilesiyle reenkarne olurlar.
The Path’ın varlığı, Titan Taşıyıcılarının Eldianlara reenkarne döngüsü ve Hange’nin ölümden sonra deneyimledikleri nedeniyle Attack on Titan’da ahirete dair kanıtlar pek tabii mevcuttur. Bununla birlikte, bunlar nesnel kanıt biçimleri gibi görünse de, ölümden sonraki yaşam fikrinin asla doğrudan ifade edilmemesi, yalnızca ağır bir şekilde ima edilmesi nedeniyle hala ikinci derecedendir. Yani ima mevcuttur ancak alenen bu budur diye belirtilmez. Attack on Titan ele aldığı çoğu konuya aslında böyle yaklaşır. Bu yüzden de birçok izleyici teorisine ve komplo teorisine de maruz kalır. Ayrıca, ölümden sonraki yaşamın rutin olarak seride tasvir edildiği açıdan düşünürsek, Attack on Titan karakterlerinde bir tür uhrevi yaşam biçimine sahip olunması muhtemel. Bu da seri boyunca birçok karakterin çektiği psikolojik ve fiziksel travmaları barış ve huzur dolu bir neticeyle sonuçlanmasına neden olmaktadır.
