Bazı animeler izleyicileri gelecekte olacak olaylara hazırlamak için foreshadowing adını verdiğimiz bize gelecekte olan olayları sezdirecek işaretler verirler. Özellikle de yoğun plot-twist ya da derin felsefi temalar içeren animeler bu foreshadowing’i sıklıkla kullanır.
Bazı animeler foreshadowing’i küçük detaylar halinde seriye yedirirler ve hayranlar da bu ipuçlarını yakalayıp gelecekte olacak olaylarla ilgili birtakım fikirler edinebilmek için seriyi tekrar tekrar izleyebilmektedirler. Bazı seriler de foreshadowing işini o kadar acemice yaparlar ki resmen izleyicisinin gözüne sokarlar ama yine de bu bazen daha çok işe yarar ve izleyiciye bir gerilim katar, acaba olaylar nasıl o noktaya gelecek gerilimi.
Foreshadowing izleyicileri çatışmalara ve plot-twistlere psikolojik olarak hazırlamak için en iyi yöntemdir. Ayrıca izleyicilerin bir olayın gerçekleşeceğinden kesin olarak emin olmasını sağlayıp son anda ters köşe yapabilir. Sonuç olarak izleyicinin bunu fark etmesinden bağımsız olarak foreshadowing, bir anime için çok önemlidir.
Fruits Basket
Tohru Honda’nın çocukluk anıları aslında bütün bu Zodyak hikâyesinin başlangıç noktasıdır. Fruits Basket’i ilk defa izleyen birinin o çocukluk anılarının aslında hikâyenin devamına nasıl ışık tuttuğunu anlamasını bekleyemezsiniz. Tohru, henüz genç bir yaştayken vefat eden annesi ile Zodyak ekolünü aslında birbirine bağlıyor.
Tohru Zodyak hikâyelerini sevmenin yanı sıra o hikâyelerdeki kediye ayrı bir yakınlık hisseder. Hatta o dışlandığı için ağlar bile. Zodyak hikâyeleri, Sohma Ailesi tanıştığı andan sonra ise Tohru’nun gerçek hayatını etkilemeye başlar. Hatta sonunda kediyle tanıştıklarında da ona hissettiği yakınlığın boşa olmadığını anlar.
One Piece
One Piece, Çehov’un Silahını ustaca kullanan serilerden bir tanesidir. Eğer seride çok kısaca bir eşyaya veya bir karaktere değinse hayranları ileride o şey ile karşılaşacaklarına kesin emin olmalılardır. Bunun sebebi ise One Piece çok büyük ve birbirinden bağımsız hareket eden bir dünya gibi gelen yapısına rağmen etkili bir şekilde kullanmayı başardığı foreshadowing ile tüm bu parçaları bir arada tutmayı başarıyor.
Örneğin bir bölümde Buggy, tayfasına anlattığı hikâyelerden bir tanesinde sadece bir yerde geçirdiği bir cümle doğrudan onun Roger ve One Piece ile olan geçmişiyle bağlantılıdır. One Piece’in binden fazla bölümü var ve hâlâ yeni karakterler ile yeni güçler göstermeye devam ediyor seri. Lakin tüm bu karakterler ve güçleri hakkında ipuçları serinin içinde bir yerlerde, belki de sıradan bir diyalog arasında bize veriliyor.
Attack on Titan
Attack on Titan’daki titanlar korkutucu ve gizemli yaratıklardır. Bu yüzden seride Titanların lore’u ve güçleri özenle işlenmiştir. Seride özenle işlenen bir şey vardır ki o da foreshadowing. O kadar büyük bir incelikle işlenmiştir ki, hayranlar bunu fark etmese bile yine de serideki ani ihanetler ve değişimler herkese yeterince mantıklı ve inandırıcı gelmiştir.
Eren Yeager, bir insanın hayatında yaşayabileceği en travmatik olayı yaşadı, bir titan annesini gözlerinin önünde yedi. Ve buna rağmen Titanları yok etme arzusu onlardan birine dönüşme arzusuna evrildi. Eren’inki gibi bir dönüşümü hikâye bütünlüğünü ve inandırıcılığını bozmadan kurgulamak, ustaca bir foreshadowing gerektiriyor.
Princess Mononoke
Leydi Eboshi, karmaşık karakteri ve ince işlenmiş karakteri sayesinde harika bir kötü karakter. Diğer insanlara zarar verme pahasına da olsa eylemlerinden vazgeçmiyor çünkü hayalindeki güzel geleceği kurma arzusu başkalarına empati yapmasının önüne geçiyor. Orman tanrıları gibi “öteki” olarak gördüğü varlıklardan ziyade kendisini de ait hissettiği insanların hayatlarını iyileştirmeyi önemsiyor.
Leydi Eboshi, orman tanrıları tarafından küçük düşürüldükten sonra yolunu değiştirir. Kendi sözleri, yaşayacağı değişimin habercisidir zaten. Buna en güzel örnek de Moro ve kurt çocukları ile ilk karşılaşmalarında adamlarını, kafası kesildikten sonra bile bir kurdun hâlâ ısırabileceği konusunda uyarır. Eboshi ayrıca bir anlık öfkeyle Ashitaka’nın lanetli kolunu kesmekle tehdit eder. Günün sonunda Moro’nun kesik kafasının ısırması sonucunda kolunu kaybeder.
InuYasha
Inuyasha bizlere Çin mitolojisinden gelen Kaderin Kırmızı İplerini çok güzel bir şekilde anlatan bir anime. Bir bölümde Naraku ve Kikyo kaderin nasıl iki insanı sonsuza kadar birbirlerine bağlayabileceğini tartışırlar örneğin. Hatta işler Inuyasha ve Kagome’un birlikte savaştığı ilk güçlü yokailerden biri olan Şeytan Saçlı Yura’nın saçları ile onları birbirine bağlaması ile daha da ilginçleşir.
Inuyasha ve Kagome arasındaki, onları ruh eşi yapan bağ, “With You” adlı anime açılışında daha da vurgulanır. Mitolojiye göre kırmızı ip iki aşığın serçe parmaklarını birbirine bağlar. “With You” şarkısında da kırmızı bir ip, Kagome ve Inuyasha’yı birbirine bağlıyor.
Sailor Moon
Sailor Moon sadece açılış sekansında bile bolca foreshadowing içeren bir animedir. Bu foreshdowing’ler sadece Dark Kingdom finaliyle ilgili değil aynı zamanda Sailor Moon’un geçmiş yaşamıyla da ilgilidir aslında. Bunların yanında açılışta bir de duygusal-sembolik bir foreshadowing de sizleri bekliyor açıkçası.
Açılışta, Tuxedo Mask’in taktığı Venedik stili maskesini çıkarttığını ve de Usagi’nin süper kahraman kişiliği Sailor Moon ile sırt sırta vermiş bir şekilde durduğunu görmüştük. Bu sadece görsellik için yapılmış gibi görünebilir ama aslında bu hem Usagi’nin hem de Mamoru’nun kendi vücutlarında iki kişi olarak yaşadıklarının en bariz işaretidir. Hikâyenin devamında da Mamoru kendisini sürekli eksik, parçalanmış hisseder ve gerçek kimliğini arar. Usagi ise gerçekte sadece aynı savaşçısı olmadığını, aynı zamanda kayıp olan ay prensesi olduğunu öğrendiğinde bir kimlik krizi geçirir.
Cowboy Bebop
İlk başta, Cowboy Bebop; yüzeysel, western ile bilim kurgunun harmanlanıp bir aşure haline getirildiği, çerezlik bir anime gibi gelebilir sizlere. Ama aslında ana karakterlerin serideki olaylar başlamadan çok önceye uzanan geçmişlerinin ve bu geçmişlerin seriye etki etmesiyle şekillenen geleceklerinin dahi ince bir şekilde kurgulandığı çok özel bir seri. Özellikle de sonunun açık uçlu olmasıyla hayranlarının çoğunu memnun etmeyi başaran, hayranlarına kendi sonlarını yaratma fırsatı veren bir seri.
Eh tabi bu açık uçlu sondan tatmin olmayan hayranları da yok değil serinin. O yüzden bazı hayranları, serinin sonuyla ilgili bir ipucu elde edebilmek için seriyi tekrar tekrar izliyor hatta. Aslında bu tarz serilerde serinin ilk başlarında foreshadowing uygulamak, her bölümde izleyiciler ilk bölümdeki kadar dikkatli olmayacağından en mantıklı harekettir bir nevi. İşte tam bu yüzden serinin pek çok hayranı Cowboy Bebop’un bir aşk hikâyesi olduğunu ve Astreoid Blues’daki talihsiz âşıkların aslında Spike ve Julia’nın talihsiz kaderini işaret ettiğini de fark etmiyor.
Küçük Cadı Kiki
Küçük Cadı Kiki en başından itibaren aslında bize gelecekte olacaklar hakkında ipuçları veriyor. Örneğin Kiki cadılık eğitimini almak için evden ayrılmadan hemen önce annesi Kiki’nin kendi yaptığı süpürgenin yeterince sağlam olmadığı konusunda endişelenir ve ona kendi süpürgesini alması için ısrar eder. İlerleyen sahnelerde de Kiki güçlerini kaybettiğini fark ettikten hemen sonra o süpürge kırılır.
Başka bir örnek olarak da Jiji’nin filmde ve filmin sonunda oynayacağı rol ilginç ipuçları ile bize gösterilmiştir. Film boyunca Jiji’ye tıpatıp benzeyen pek çok şey görürüz. Bunlar bir fincandan bir pelüş oyuncağa kadar uzayıp gider. Sonrasında Jiji pelüş oyuncağın yerine geçerek Kiki’ye yardım eder mesela. Sonunda Kiki’nin yardımına ihtiyacı kalmadığını anlayınca da kendi ailesinin yanına, küçük Jiji ve Lily’lerle ilgilenmeye gider.
Howl’s Moving Castle
Howl’s Moving Castle’da yer alan foreshadowingler onu Stüdyo Ghibli’nin en ilgi çekici aşk hikâyelerinden biri yapan şeydir özünde. Örneğin Howl’un, hem bizimle hem de Sophie’yle ilk olarak tanışmasını ele alalım. “İşte buradasın tatlım… Her yerde seni arıyordum.”. Bu sözler filmin sonunda bambaşka bir anlam kazanıyor.
Sonlara doğru yaklaşırken bir sahnede Sophie zamanda yolculuk yapar ve genç bir delikanlı olan Howl ile karşılaşır. Ona nasıl yardım edeceğini ve gelecekte onu nasıl bulacağını bildiğini söyler. Howl’un da başından beri çifte ajanlık yapmakla ve kalesini yürütmekle amaçladığı budur, Sophie’yi bulmak. Howl’un Sophie’ye söylediği ilk şeyleri asla boş yere söylememişti ve ona göre Sophie’nin birbirleri için ne anlama geldiklerini anlaması an meselesiydi.
Berserk
Konu foreshadowing olduğunda Berserk’i es geçmek olmazdı tabi ki. 1997 yılında yayınlanan Berserk serisinin ilk yarısı sadece Griffith’in gözden düşüşüne hazırlıyordu bizi. Onun kendisini bir nevi seçilmiş kişi sanması ve onun “rüya”sına inanan bir grup paralı savaşçıyı bir araya getirmesi gibi.
Aslında seride bir yerlerde hep Griffith hakkında bir şeyler bulabilirdiniz. Aydınlık ve Ruhani Müzik arasındaki uyumu sağlayan bir aziz gibi olan duruşunda bile yapmacık olduğu belli olacak kadar özenle seçilmiş ruh halleri ile boş bakan gözleri örneğin. Hatta ilk ipucu da kendi amaçları doğrultusunda saraydaki masum bir prensesi baştan çıkarmasıdır. Zaten bu; berbat, iğrenç, kokuşmuş bir düşüşün başlangıcı değil de neydi ki?