in ,

Yaoi Veya Yuri Olmayan En İyi 9 LGBTQ Mangalar

LGBTQ Manga

Günümüzde LGBTQ temsili ve yaygınlaşması arttıkça yuri veya yaoi odaklı olmayan animelerde ve mangalarda bile LGBTQ odağının artmaya başladığını görmekteyiz. Bu yüzden sizlere Yaoi ya da Yuri içerikli olmayan LGBTQ mangaları sıraladık.

Anime ve mangalarda LGBTQ temsili oldukça karmaşıktır. yaoi ve yuri türleri var olmasına ve LGBTQ kimliklerini normalleştirmenin önünü açmasına yardımcı olmasına rağmen, bu türlerin çoğu bir fetiş olarak kabul edilir ve genelde hetero eğilimler baz alınarak yapılır. Buna rağmen bazı mangakalar cinsel yönelim ve cinsiyet tercihini yaoi ve yuri türlerini baz almaksızın adım attılar. Günümüzde shounen veya shoujo içerikli anime ve mangalara bunun yansıdığı sıkça görmekteyiz. Zamanında Sailor Moon gibi animeler başta olmak üzere yapılan içerikler bunlara örnektir. Zira ilgisi olanlar için derlediğimiz yaoi veya yuri odaklı olmayan en iyi 9 LGBTQ mangaya göz atabilirsiniz.

Claudine

image 136

Claudine, The Rose of Versailles ve Dear Brother’ı da yayınlayan, içerik konusunda üretken Riyoko Ikeda’nın bir mangasıdır. The Rose Of Versailles ve Dear Brother aynı zamanda LGBTQ temalarını araştıran mangalardır; The Rose Of Versaille’ın Lady Oscar’ı cinsiyet rollerini kırar ve Dear Brother birden fazla gey kadının yer aldığı trajik bir dramadır. Ancak Claudine, mangadaki ilk transseksüel kahramanlardan birine yer verdiği için bu manga devrim niteliğindedir. Manga, cinsiyet kimliğiyle hesaplaşan ve hayatı boyunca birçok kadına aşık olan ana karakter Claude’u başından geçenleri anlatıyor.

Claudine, ne yazık ki, zamanının azizliğine uğramış bir manga. Trajediyle devam edip bitiyor. Yine de, Claude’un ailesinin çoğu onun kimliğini desteklemektedir. Manga, Claude’un yaşadıklarını ve ölümünü kaderin kaçınılmazı olarak değil, toplumun bir hatası olarak ele alır. Bu arada manganın rahatsız edici bir okuma tarzına sahip olduğunu söylemek gerekirse de, Claudine mangalarda LGBTQ tarihinin bir parçası.

Our Dreams at Dusk

image 137

Our Dreams at Dusk hakkında konuşulması son derece önemli bir manga. Mangaka, Yuhki Kamatani, kendini açıkça aseksüel ve cinsiyetsiz olarak tanımlar. Yuhki Kamatani sık sık LGBTQ temalarını araştıran bir bireydir -özellikle Nabari no Ou’daki Yoite ve diğer çalışmaları Shonen Note bunu yansıtır- ancak Our Dreams at Dusk büyük ölçüde onun kişisel deneyimlerine dayanıyor.

Kahraman Tasuku Kaname, kendisine “Anonim” diyen bir kadın tarafından “kurtarılana” kadar zorla dışarı çıkarıldıktan sonra kendi canına kıymak üzeredir. Anonim daha sonra Tasuku’yu kendisine benzer bireylerin bulunduğu bir toplulukla tanıştırır ve Tasuku yavaş yavaş kendini kabul etmeyi öğrenir. Sadece dört ciltlik Our Dreams at Dusk hem güzel, sembolik bir sanata hem de kalıcı bir etki bırakan samimi bir hikayeye sahip – bu yüzden Batı’da en çok tavsiye edilen LGBTQ mangalarından biridir.

Until I Meet My Husband

image 138

Until I Meet My Husband, henüz çevirisi yapılmış bir manga değil ancak takip edilmesi gereken bir içeriğe sahip, bu yüzden bu listemize ekledik. Until I Meet My Husband, Yoshio Tsuzuki tarafından çizilen ve eşcinsel aktivist Ryosuke Nanasaki’nin hayatına odaklanan bir mangadır. Nanasaki, eşcinsel bir erkek olarak deneyimlerini detaylandıran çeşitli makaleler yazdı ve manga, Nanasaki’yi bugün olduğu kişi haline getiren çeşitli olayları takip ediyor.

Love Me for Who I Am

image 139

Love Me for Who I Am mangasının sanat üslubu onu bir moe mangası gibi gösteriyor, ancak manga aslında bazı ciddi konulara giriyor. Kata Konayama‘nın yazdığı Love Me for Who I Am, ana karakterlerden biri olan Tetsu Iwaoka’nın asosyal sınıf arkadaşı Mogumo’yu ailesinin hizmetçi kafesinde çalışmaya davet etmesiyle başlar. Hizmetçi kafe, yalnızca “kız gibi erkekleri” istihdam eder. Ancak Mogumo, Tetsu’ya konsepten dolayı birinin, cinsiyetini gerçekten yaşaması gerektiğini söyler. Mogumo aslında iki cinsiyet sahibi değildir. Oyuncu kadrosunun bu denli eğilim ve yaklaşımları, okuyucuya yorum bırakılacak şekilde dizayn edilmiştir.

Manga çoğunlukla Mogumo’ya odaklansa da yan karakterler LGBTQ bireyidir. Dediğimiz gibi, sanatı moe tarzını andıran sevimli bir atmosfer içerse de buna aldanmayın. Manga ikilemler, yönelim ve eğilimlerle ilgili içsel karar verme aşamasında geçen karın ağrılı dönem hakkında ciddi bir anlatış tarzına sahip.

Sweet Blue Flowers

image 140

Sweet Blue Flowers, çalışmalarında sıklıkla LGBTQ temalarını araştıran Takako Shimura’ya ait bir yapım. En ünlü eseri Wandering Son’dur, ancak Wandering Son’un sonu, Yoshino karakterine yapılan muamele nedeniyle oldukça tartışmalıdır. Wandering Son, yine de popüler bir LGBTQ mangası olarak kabul ediliyor. Sweet Blue Flowers ise, gereken bir başka gencin reşit olma sürecindeki sıkıntıları anlatıyor.

Sweet Blue Flowers, yakın zamanda yeniden bir araya gelen çocukluk arkadaşları olan iki kahramanımız, Fumi ve Akira’yı konu alıyor. İkisi liseye gider ve çeşitli ilişkiler kurar. Ancak Fumi’nin gizli ilk aşkı her zaman Akira olmuştur. Akira’ya gelir ve Akira bunun böyle olduğunu öğrenmeden bir son sınıf öğrencisiyle çıkar. Sweet Blue Flowers, tatlı bir temaya sahip dramatik, eşcinsel bir aşk hikayesidir.

Blue Flag

image 141

Mangaka Kaito ellerinden çıkan Blue Flag ilk bakışta bir aşk üçgeni gibi duruyor. Taichi, toplum içinde popüler bir arkadaşı olan Touma’ya karşı aşağılık kompleksine girer. Bu nedenle, son sınıflarına doğru ona mesafeli davranır. Ardından Futaba adında sessiz bir kız, Touma’ya olan aşkını itiraf eder ve Taichi’den Touma’yı kazanmak için yardımını ister. Taichi, ilk başta Futaba’dan uzak durur, ancak ikisi de zamanla birbirine. İşin garip tarafı zamanla Taichi, Touma’yı aslında hiç tanımadığını farkeder ve ona olan aşkını zedeler.

Blue Flag’e yönelik yaygın bir eleştiri, manganın sonucunun aceleye getirilmiş gibi görünmesidir. Bu aslında çoğu anime ve mangada gerçekten sevildiği ve hikayesinin ilgi duyulduğunun göstergesidir. Yine de Blue Flag son derece önemli bir mangadır. Bu, dışlanma ve homofobiyi konu alan bir LGBTQ mangası ve çoğunlukla genç erkeklere hitap eden en büyük, en popüler manga dergilerinden biri olan Weekly Shonen Jump’ta yayınlandı. Böyle bir başlığın yaoi olarak pazarlanmaması ve böylesine büyük bir derginin sayfalarında yer alması, LGBTQ medyasının yavaş yavaş kat ettiği adımları gösteriyor.

I Think Our Son Is Gay

image 142

Okura’nın I Think Our Son Gay’inin en ilgi çekici noktalarından biri, en büyük oğlu olan Hiroki’nin cinsel yönelimini tanıyan ve bu duruma saygı gösteren, sevgi dolu ve destekleyici bir anne olan Tomoko’nun bakış açısından gelmesidir. Tomoko oğlunun yönelimine olan uyanışını ve kimliğini korumak için uğraşırken ona yalnızca mutluluklar dileyerek uzaktan izliyor. Hiroki’nin babası Akiyoshi ise eşcinselliği onaylamıyor. Ancak Okura, onu kötülemek yerine, baştan sona Hiroki’yi önemsediğini gösterir ve zaman zaman Tomoko, kocasını, oğullarının açıkça bir üyesi olduğu LGBTQ dünyasını anlamaya ve kabulü etmeye teşvik eder.

She Loves to Cook, and She Loves to Eat

image 143

Sakaomi Yuzaki tarafından yaratılan ve Yen Press tarafından İngilizce olarak dağıtılan She Loves to Cook, and She Loves to Eat, lezzetli yemekleri paylaşarak arkadaşlıkları daha sıkı fıkı hale getiren iki yetişkin komşu hakkında yemek odaklı, hayattan kesitler mangasıdır. Nomoto her zaman kendini mutfakta rahat hisseder ve yemek yapmayı çok sever. Bu yüzden yiyemeyeceği kadar yemek yapmaktadır hep. Komşusu Kasuga’ya hazırlıksız bir akşam yemeği daveti, yemek ve lezzete olan ortak aşkları üzerine bir arkadaşlığın kıvılcımını ateşler ve zamanla büyüyerek ilişkileri arkadaşlıktan daha fazla bir şeye dönüşür.

Adından anlaşılacağı gibi biri yemek tapmayı biri yemeyi seviyor. Manga, genel bakışta yuri olarak kabul edilirken, karakterlerin yaşı ve aralarında gelişen ilişkinin olgunluğu konu sınırlarını genişletiyor. Aralarında kurulan deneysel merak, fiziksel ve cinsel bir bağlantıdan çok daha derine inen romantik ve duygusal bir ilişkidir. Manganın yazarı, Japonya’da eşcinsel evliliğin yasal olarak tanınmasını teşvik etmek amacıyla yardım etkinliklerinde karakterleri ve onların benzerliklerini bile kullandı.

Boys Run the Riot

image 144

Transeksüel olan mangaka Keito Gaku’nun bakış açısıyla Boys Run the Riot, anlayamayacağından korktuğu bir dünyaya ve her gün hissettiği kaygıya açılmanın korkunç gerçekliğinden bir kaçış yolu arayan genç, trans bir çocuk olan Ryo’yu konu alıyor. Ana karakterimiz, Transeksüel olduğundan haberi bile olmayan en iyi arkadaşına aşık olmakla kalmıyor, aynı zamanda “kızının” neden erkek gibi giyindiği konusunda annesinin eleştirileriyle karşı karşıya kalıyor.

Yine de annesi: “Ryo yalnızca en sevdiği kıyafetleri giydiğinde kendini güvende ve rahat hisseder” demekle yetiniyor. Bir cisseksüel erkek transfer öğrencinin gelişiyle birleşen bu hikaye, Ryo’ya bir çıkış yolu sağlar. İkili, kendi erkek sokak modası çizgisinde birlikte çalışmaya başlar. Ryo nihayet okulda kendini ifade edecek özgüveni bulduğunda hem onu olduğu gibi kabul edenlerle, hem bu durumu ile onu yermeğe çalışanlarla yüzleşir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Assassin's Creed: Forgotten Temple

Assassin’s Creed Oyununun Webtoon Uyarlaması Çıktı!

Bleach

Bleach Mangakası Bir Kez Daha One Piece’in Mangakasından ‘Nefret Ettiğini’ Açıkladı.